Ömer IŞIK
Ülkemiz İstila altında
Ülkemizin iç ve dış düşmanları hiçbir zaman bitmeyecektir. Atalarımız güzel bir vatanı bulup yerleşmişler. Maalesef hazımsız fetih ruhunu anlamayan bazı kesim tarafından Türkiye İşgal edilmiş olarak değerlendirilmektedir. Sanki Türkiye’nin ilk sahipleri kendileriymiş gibi düşünmektedirler. Oysa yeni yapılan araştırmalarda; Sümerler’in ve Etiler’in de Türk soyundan geldiği savunulmaktadır.
Ülkemizi, Osmanlı İmparatorluğu’ndan koparmaya çalışan bu sığ anlayış hala İstanbul’u ve Ayasofya Camii’ni haz edememişlerdir. Tarihimize düşman sözde elit, azınlık, solcu kesimin, milli duyguları taşıyan millete bitmez kinleri vardır.
“Yurtta sulh, dünyada barış” maalesef bir türlü olmuyor. Komşu ülkeler başta Yunanistan olmak üzere saldırmak için fırsat gözetiyor. Suriye, Irak , İran hep sorunlu komşularımız olmuştur. Zaten laiklik ile de Müslüman ülkelerle bizi ayırmışlardır. İngiliz tahakkümü altında yeni ülkeler kurulmuş ve ülkemize de yeni Cumhuriyet şablonu verilmiştir.
Demokrasi altında milletimiz, 100 yıldır mücadele vermektedir. Darbeler, devrimler, koalisyonlar ile ülkemize ayar verilmeye çalışılmıştır. Diğer taraftan Pkk terörü ile 40.000 ne yakın insanımız şehid edildi. Mücadelemiz hala sürüyor. Yer altı ve üstü kaynaklarımızın çok azı kullanıldı, birçoğunun işletilmesine izin verilmedi. Bugünlerde enerji kaynaklarımızın kullanılması için büyük başarılar sağlanıyor.
Savunma sanayisinde geri bırakıldık, kurşunumuzu bile dışardan alıyorduk. Bugünlerde savunma sanayimizde önemli mesafeler aldık. Dünya sıralamasına girdik. FETÖ terör örgütü ile ülkemiz bir casus ağına teslim olmuştu. 2016 da Fetö’nün başarısız darbe girişimiyle önü kesildi.
Ülkemiz hala biyoloji saldırılara maruz kalmaktadır. Denizlerde; müsülaj, tehlikeli balon balığı, Van Gölü’nde; bir cins atılan tehlikeli balık, İstanbul’da; Vampir Kelebekler, Siirt’te sivrisinekler ve keneler gibi bir çok bölgemiz ajanlar tarafından sabote edilmektedir. Hatta fay hatlarımız tetiklenerek deprem çıkartılıyor.
Yabancı bitkilerden sıtma ağacı, katil yosun, çakal otu, su ayrığı, adi yalancı darı ve Hint inciri / Frenk inciri gibi türlerin yerli flora için tehlike arz etmektedir. Sıtma ağacı sulak alanları kurutmaktadır. Böylece de sulak alanlardaki doğal bitkilerin azalmasına ya da yok olmasına sebep olmaktadır. Kızıldeniz üzerinden Süveyş Kanalı ile Doğu Akdeniz'de İsrail, Lübnan ve Suriye kıyılarından Türkiye'nin Doğu Akdeniz kıyılarına ulaştığı tahmin edilen katil yosun ise denizlerdeki pek çok canlıyı ekolojik olarak etkilemekte ve yaşam alanlarını tehlikeye sokmaktadır. Çoğalma ve ölüm anlarında da toksin madde salgılamaktadır.
Mısır başta olmak üzere çeşitli ülkelerden ithal edilen palmiyelerle birlikte Türkiye'de "Kırmızı Palmiye Böceği" sıkıntısı yaşanmakta olup, bu böcekler, hem binlerce dolar ödenerek alınan palmiyelerin, hem de yerel palmiye ağaçlarının bir bir ölümüne yol açmaktadır.
Türkiye, yabani bitki ve hayvan çeşitliliğinde dünyanın önde gelen ülkelerinden. Zengin endemik yani yeryüzünde tek bölgede görülen gen kaynaklarına sahip. dış mihrakların şimdi de börtü böceğimize göz diktiğini söylüyor, doğa casusluğunun merkezinin İsrail olduğu bilinmektedir.
Biyolojik zenginliklerimizin üç yöntemle yurtdışına kaçırılmaktadır:
1) Doğa casusları: Araştırma merkezi ya da firmalarda çalışan biyologlar turist görünümüyle bitki veya hayvan türlerini topluyor. Yılanları, zehir örneklerini, kelebekleri, bambus gibi arıları, şahin, atmaca gibi nadir kuşları ya da yumurtalarını, tohum, yumru, soğan kaçırıyor.
2) Bilimsel araştırmacılar: Dışişleri Bakanlığı’nın izni ve Türk üniversitelerinin gözetimiyle yabancı bilim adamları belirli sayıda örneği toplayıp ülkesine götürebiliyor. Bunun dışındaki tüm girişimler kaçakçılık. Kimi zaman yabancı bilim adamları ticarete alet olabiliyor.
3) Amatör koleksiyoncular: Turist olarak gelip nadir bitki veya hayvan türlerini doğal alanlardan topluyor, yurtdışına kaçırıyorlar. Oysa, ülkelerinde bu ağır suç.
Orman yangınları sabote edilerek çoğaldı. Özellikle Pkk tarafından birçok ormanlarımız yandı. Ulusal kıtlık olması nedeniyle bazı buğday tarlalarımız yakıldı. Kuraklık baş göstermektedir. Tasarruf tedbirlerini hemen uygulamalıyız.
Bütün bu olaylar karşısında bizler hem devlet hem de vatandaş olarak yapmamız gereken görevler olmalıdır. Başta vatanımıza sahip çıkmalıyız. Bu ülkeyi kolay kazanmadık. Felaket gelmeden hazırlık yapılmalı, millet olarak sağduyulu olmalıyız. Ekonomi durgunluğu, enflasyon canavarını bir tarafa bırakıp, sahip olduğumuz nimetlerinin değerini bilip onları korumalıyız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.