Fatmagül Abacı

Fatmagül Abacı

YENİ UFUKLAR İÇİN MERAKLANMAK

Eskiler “merak ilmin hocasıdır” demiş.

***

Nedir aslında merak ?

Bilmek, öğrenmek ve anlamak arzusudur.

Günümüz insanın en büyük merakı ise yaşamı sorgulamak, hayat hakkında verilere ulaşmaktır. Lakin merak her alanda ve merak edilen her konuda mevcuttur. Şimdilerde insanlar daha az meraklı. Çünkü daha hazırcı, daha kolay kabullenen insan yapısı var. Sebebine  gelince, ağırlaşan ve çeşitlilik gösteren yaşam kaygısı, gelecek endişesi…

Günümüze kadar gelen birçok icat ve teknoloji ürünü bir merakın, çalışmanın, sormanın, araştırmanın, sorgulamanın ürünüdür. İnsan merak ettikleri üzerinde yoğunlaşarak kendine ve çalışmasına yeni yollar açar. Yeni yollara giderken merakını taze tutar ki araştırma ve sorgulamasını istekle yapabilsin.

Günümüz insanı bu duyguyu yeterince yaşamıyor ve yaşatamıyor. Neden mi ? Merak edenlerin aldığı cevap dahilin de istediği cevabı alamaması ve insanlardan göreceği tepki nedeniyle sormuyor ve sorgulamıyor. İnsanı gereksiz yere geren “kim ne der” endişesi hep oldu halen de var olmaya devam ediyor.

***

Filozof Antony Flew’in “kanıtın götürdüğü yere git” dediği cesareti bulamamakta aslında sorun. Gitmek ister , yakınları ne der? Gittiğine değecek mi ? Aradığını bulsa insanları buna ikna edebilecek mi ?O cesareti bulmak ve yolundan gitmek tam bir istikrarın ötesinde iyi bir cesaret gerektirir.

Da Vinci’nin 7 temel prensibinin ilki olan merak; “yaşama doymak bilmeyen bir merak ve öğrenmeye bağlı olmaktır. Hiçbir konu, hiçbir dal ayrımı yapmadan, çevremizdekilerin düşünecek ve söyleyeceklerinden çekinmeden, merakımızı kaybetmeden sormak, araştırmak, öğrenmek gerekir.”

İnsan merakını doyurduğunda hissettiği his rahatlık ve huzurdur. Bu iki duyguyu yakalamak içinde merakın peşinden gidilmelidir ki cesaret daimi olsun ve yeni ufuklar için umut olsun.

***

Merak etmenin ölçüsü ve nitelikleri, tartışılır. Fazla merak özellikle kişiler üzerinde olanı tehlikelidir. Başka bireylerin özel yaşamı kendilerine göredir. Nasıl ki bize karışılmasını istemiyorsak biz de başkalarının hayatını söz ve davranışlarımızla etkilememeliyiz.

Doğru bir önermedir  ;  insan soru sorabildiği, anlam arayabildiği için düşünen canlıdır. Çünkü insanın tüm eylemleri merak oluşturur ve insan da merakı gidermek üzere harekete geçer. Merakı giderilmeyen insanın kafasında hep merak edilen için bir yer vardır. Merak sonlandırıldığında insanın aldığı tad daha başka olacaktır.

***

İnsan birşeyler yapmak ister. Doğal olarak bir merak gücü vardır. Ancak bu merak yarar veya zarar olarak kişiye yansıyabilir. Bu nedenle kişiyi veya kişi kendini merakı doğrultusunda yönlendirmelidir. İnsan merakı doğrultusunda kendine yol açar ve ilgi, merakını bu yola kanalize eder. Edindiği deneyimler ve cevaplarda kişinin o konuda zenginleşmesini konuya vakıf bir duruş sergilemesi ile son bulur.

merak edilen konu hakkında çektiğimiz bilgi açlığını doyurmak için cesarete ve yola, amaca uygun tavırlar sergileyerek varacağımız aşikardır.

***

Soru sorma ve sorgulama en çok çocuklarda mevcuttur. Yaşamı ,yakınlarını, çevresini, eşyaları, olayları sürekli sorar ve sorarak öğrenir.

Yetişkinlerde zamanı ve vaktinde yerinde sordukları ile meraklarını gidermeli ve içinde çöreklendirmemelidir.

Merak yaşamda yeni şeyler öğrenmemizi kolaylaştıran bir duygu. Ve yaşam yaşayarak öğrenilirken soru sormadan, sorgulamadan gidilmemeli öbür tarafa…

Yeni ufuklar için soru sorup cevabını yerinde aramak fikri umutla birleşince bir güzel hal olur.

Meraklı, umutlu günleriniz olsun…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatmagül Abacı Arşivi

Nebi

17 Ekim 2024 Perşembe 17:13