Fatmagül Abacı

Fatmagül Abacı

Bugünler de Kaygılar Var

Yaşadığımız coğrafyaya ihanet mi ediyoruz?

Yoksa gerekeni mi yapıyoruz?

Tarihi ve kültürel zenginliklerle dolu ülkemizi heder ediyoruz. Yaşadığımız topraklar Asya ile Avrupa arasında köprü. Medeniyetleri medeniyetlere bağlayan şu günlerde kaos halinde olan nimetler deposu olan ve kıymeti bilinmeyen bir ülkedeyiz.

Tohumumuz hibrit, yediğimiz hormonlu, toprak ekmek biçmek çok pahalı(çiftçiyi kurtarmıyor),mazot pahalı, çiftçi mahsulü ucuz satarken aracılar çok kazanıyor. Vatandaşa pahalıya mal oluyor. Vatandaşın alım gücü çok düşük. Köylerden şehirlere önlenemeyen göçler, şehrin yükünü artırdığı gibi, köylerin de boşalmasına sebep oluyor. Şehirdekiler kırsala göçe çalışıyor, kasaba veya köye doğru bir akım var. İşsizlik var. Atanamayan memur ve öğretmenler var. Bazı mesleklerde yığılmalar var. Mesela öğretmenlik gibi. Devlet memurluğu gibi.

Oysa köyler şehirlinin efendisiydi bir zamanlar. Çünkü şehirleri, kentleri besleyen onlar. Onlara yatırım yapmazsak, gelişmeleri ve daha iyi ürün almanın yollarını öğretmezsek sonuç pekte hayra alamet olmayacak. Bugünün İngiliz ve Amerikan kalburüstü insanları doğaya ve doğal yaşam için kırsala taşınıyor. Şehir merkezinde işçi kesim ve çalışanlar kalıyor. Dengeler değişti.

Kendi ülkemizin sorunları yetmez gibi dışarıdan gelen mülteciler halk yaşamını ister istemez etkiliyor ve üstelik en çokta sosyal ve ekonomik durumdan ötürü. Çok çabuk üremeyle sayıları hızla artıyor. Bu artışta bir sınırlama yok ! Ekonomik olarak ensemizde yükleri var. Ev kira bedelinin artışı, satılık ev fiyatlarının artışı, gıda ve diğer kalemlerde fiyat artışı. Denge sağlanamıyor. İpin ucu kaçtı. Marketler her sabah etiket yeniletiyor elemanlarına.

Yabancıların Türk vatandaşlığı alabilmeleri için gereken asgari gayrimenkul edinme bedeli 400 bin dolara çıkarıldı. (2024) Bu bedel 2018 yılında yapılan bir değişiklikle 1 milyon dolardan 250 bin dolara çekilmişti. Neye göre bu bedel ?

Bugün 400 bin dolar Türk Lirası olarak 13.608.440.00 ediyor. Bu vatan bu kadar mı ediyor? 1 milyon doları veren gelsin en azından devlete de katkısı olur. Vatandaşlık verdiklerimiz, çokça yeşil pasaport dağıttıklarımız, sağlık konusunda hep desteklediklerimiz mülteciler. Yani misafirler. Bu vatanın öz evlatları ne durumda dersiniz? Hepimiz az çok biliyoruz ama sesimizi çıkaracağımız bir platform yok! Yoksul sınırında olan, emeklisi perişan, işsizlik oranı yüksek, açlık sınırında yaşayan bir naif millet.

Şişli Nişantaşı’nda işyeri açan Suriyeli vatandaş iş istediğimiz zaman “yabancıları işe almıyoruz,” diyebiliyor. Tabi ki Türk’ü işe almıyor.Bu cümleyi nasıl sarfeder? Benim ülkem de bana ağalık yapmaya kalkar. Devlet bu konuda bir sınırlama getirmeli ve kanunla onların haklarını ve ellerini kollarını bağlamalı. Bu kadar hak tanınmamalı.

Biz de bir laf vardır. “Kabala karpuz satarlar,” diye. Ölçüsüz iş mi olur? Ülkenin her yanına ellerini kollarını sallayarak dağıldılar gel de topla ve disiplin et şunları. Sınır kapısı delik teşik bunlardan, sıraaada mı şimdi Iraklılar var.Önüne gelene verdik evleri kiraya ve sattık evleri yüksek ücret verince sonunu düşünmeden. Hep devletten daha mı iyi bilicez diyerekten. Ve devlet daha iyisini bilir diye. Kabala oldu , heder oldu. Şimdi gel de ayıkla pirincin taşını.

Zenginini kontrol etseydik. Fakirini de. Belli bölgelere yerleştirip yapılacak yardımda, komşulukları da kendilerince olurdu o yerleştikleri bölgede. Ve gerektiğinde etinden sütünden de yararlanabilmek kolay olurdu. Mesela doktor olan Suriyeliler görev başında. İyi ve akıllı olanı değerlendirmek, sayılarını kontrol altında tutmak gerekirdi. Şimdi tam bir kaos. Herkes şikayetçi. Türk vatandaşının ağzı misafirperlikten yanmış durumda.

Bir Atasözü der ki; “misafir ev sahibinin koyunudur, istediği yere bağlar.” Bırakın bağlamayı adamlar yakında ellerinden gelse bizi yönetecekler.Hasbunallahu ve nimel Vekil ve nimel Mevla ve nimel Nasir.(Allah bize yeter O ne güzel Vekil ne güzel Mevla ne güzel Yardımcıdır.)

En son Hatay da sayıları yerleşik halkın nüfusunu zorlamaya başlamıştı ki; deprem olunca bir çoğu ülkesine döndü. Demek ki neymiş istenirse dönülüyormuş.

Neyse devletimiz daha iyi bilir.

Kalın sağlıcakla…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatmagül Abacı Arşivi

Nebi

17 Ekim 2024 Perşembe 17:13