Viyana sonrası gerilemenin sebepleri Osmanlı ve Türkiye aydınları tarafından uzun yıllar tartışılmıştır, batıdaki Rönesans reform sonrası kurtuluş reçetesi parlamenter sistem olarak görülmüş. Cumhuriyetle birlikte meclis iradesiyle Reisi Cumhur iradesi aynı partiden olsalar bile bu iki irade sık sık karşı karşıya gelmiştir.

Rejim sorunu yeni değildir 1 Kasım 1922 saltanatın kaldırılması halifenin yetkilerinin TBMM’ ne devredilmesiyle rejimimiz sürekli tartışılır bir hal almıştır. 1960 darbesi sonrasında oluşturulan senato ve meclis iki başlılığı pekiştirmiştir

Türk siyasetinin önemli isimlerinden Süleyman Demirel Cumhurbaşkanı iken 7 ayda 3 hükûmet kurma görevi verdiğinden yakınarak bu sistemle 65 Milyonluk Türkiye’nin yönetilemeyeceğini belirtmiş Tam veya Yarı başkanlık sisteminin gerekliliğine işaret etmiştir.

Rahmetli Turgut Özal’da bu durumu dile getirerek Türkiye’de Başkanlık modeli tartışmalarının adeta fitilini ateşlemiş hararetli tartışmalara kapı aralamıştır.

Başkanlık modeli tartışmaları Necdet Sezer’in Cumhurbaşkanı, Recep Tayyip Erdoğan’ında Başbakan olduğu dönemde tam bir ihtiyaçken o gün çözümü için adım atılamamış, bu gün hiç ihtiyaç yokken Cumhurbaşkanının zorlaması MHP lideri Devlet Bahçeli’nin de yardımıyla Cumhurbaşkanlığına yetkilerin devredildiği bir devlet başkanlığı modeliyle karşı karşıya kalınmıştır.

Devlet başkanlığı modeli oluşturulması için Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Başbakan Binalı Yıldırım muhalefete ortak komisyon çağrıları yaptı.

 Ama o arada bir türlü anayasa komisyonu ortak uzlaşı ortaya çıkaramadı, fakat Türkiye bir şekil deli gömleğinden kurtulup şöyle veya böyle bir sistem değişikliğine imza atacak, Yapılacak referandumla bu anayasa değişikliği, sistem değişikliği, hatta rejim değişikliği şöyle veya böyle gerçekleşmiş olacak.

Referandumda muhalefet çekincelerini halka iyi anlatır karşılık bulursa HAYIR sandıktan çıkarsa bu karar sistemin devam edeceği sonucunu çıkarmaz gecikmelide olsa Muhalefetin çekincelerinin uygulamalara konduğu yeni bir anayasa ile er veya geç Devlet başkanlığıyla Türkiye yönetilecektir çünkü bu bir ihtiyaçtır.

Referandumda EVET’ci kanadı temsil eden AK Parti ve MHP halka bu rejim değişikliğini gerekli kılan sebepleri iyice anlatıp açık ara bir EVET sandıktan çıkararak yoluna devam etmesi gerekir. Sandıktan çıkacak %51 EVET %49 HAYIR Türkiye’de krize neden olur. Halkın %49’nun HAYIR dediği bir yasa Anayasa olarak halka dayatma uygun olmaz.

%51 HAYIR %49 EVET çıkan bir sonuçta yeni bir kriz kapıya getirir bu defada genel seçime gidilir ve Türkiye 2017 yılını kayıp bir yıl olarak geçirir.

Etrafımızın ateş çemberine büründüğü ve yığın sorunla baş başa kaldığımız bu süreçte 80 milyon Türk halkı olarak fert fert hepimizin üzerine önemli görev ve sorumluluklar düşüyor. Referandum surecinde İç ve dış güvenlik sorunu, pkk –fetö ile mücadele, kur artışlarının meydana getirdiği ekonomik zorluklar, Turizm başta olmak üzere birçok sektörün umut aradığı ortamda gereksiz gerginlik ve taşkınlıklara asla meydan vermeyelim.

Türkiye’nin 21.yüzyıla yürüyüşünü tamamlaması için hepimiz elimizi taşın altına koymalıyız çünkü BAŞKA TÜRKIYE YOK.