M.Fatih ERDOĞAN
EĞİTİMDE İŞLER İYİ GİTMİYOR
Dünyada ve Türkiye’de eğitimin her düzeyinde okulların ne zaman açılacağı üç bilinmeyenli denkleme döndü. Açılması veya açılmaması durumlarında nasıl bir planlamayla eğitime devam edileceği ise ne hikmetse MEB yöneticileri tarafından bir türlü açıklanmamaktadır.
Her geçen gün virüse dair ortaya çıkan yeni bilimsel bulgular ve salgının seyri her bir ülkede sürekli değişim içerisindedir. Bu nedenle karar vericiler, hem bu gelişmeleri takip etmek hem de eğitimin en verimli şekilde nasıl ilerleyeceğine yönelik çalışmalar yapmak ve uygulamak zorundadırlar. ‘Eğitimle ilgili kararlar vericiler’ den kast edilen, Sayın Cumhurbaşkanı ve başta Milli Eğitim Bakanı ve kurmaylarıdır.
Yüz yüze eğitim yapıldığında bulaş ve hasta sayısı artma riskinden korkulmaktadır. Son yıllarda çok sayıda ve çok donanımlı okullar yapılmış olsa da genel olarak okulların fiziki yapısının çok iyi durumda olmadığı bilinmektedir. Derslik başına düşen öğrenci sayıları 30 sayılara çekilmiş olsa da okulların diğer alanların (bahçe, oyun alanları, tuvalet ve lavabolar) da durum çok iç açıcı değildir.
Uzaktan eğitimden ise çok az öğrenci yararlanabilmektedir. Hiç işe yaramıyor demek belki haksızlık olur ama bilgisayarı, tableti olmayan öğrenci sayısı gerçekten küçümsenmeyecek kadar fazladır. Ülkemizin coğrafi yapısı gereği internete erişim sıkıntısı yaşanan yerleşim yerleri sayısı ise problemin başka bir ayağını oluşturmaktadır.
Konuştuğu zaman ağzı oldukça iyi laf yapan, günü kurtarma adına yapılan açıklamalar söz konusu olduğunda yıllarca siyaset yapmış eski milli eğitim bakanlarını fersah fersah geride bırakan Sayın Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk öğrencilere seslenerek; ‘Lütfen, siz şu an sadece sağlığınıza ve derslerinize odaklanın. En çok ihtiyacımız olan şey sağlık ve sizlersiniz’ demiştir. Söylenen Şey; ‘EĞİTİMİN NE ÖNEMİ VAR’ demekle eş anlamlıdır.
Öğrencilerimiz geçen eğitim- öğretim yılını (2019- 2020) ve bu eğitim – öğretim yılının ilk yarısını kaybettiler. Yüz yüze eğitim yapamadıkları gibi uzaktan eğitim de yapamadılar. Kim ne derse desin gerçek, işin doğrusu bu. Ağalar, Beyler, Milli Eğitimin Sevgili Bakanı; ‘günü kurtarma ve siyasi kazanç elde etme adına’ laf cambazlığı yapmanıza hiç gerek yok. Covid19 salgınının başından bu güne kadar geçen süre içerisinde ‘eğitim ve öğretim işlerini hangi beceriksizlere emanet ettiğimizi anlamış olduk.’
Öğrenciler bu kriz döneminde sadece akademik gelişimden geri kalmıyor aynı zamanda akran öğrenimi, sosyalleşme ve fiziksel hareketten de mahrum kalmaktadırlar. Zihinsel ve bedensel engelliler, mülteciler, yoksullar ve diğer dezavantajlı gruplar düşünüldüğünde eğitim ve öğretimin yanında çok daha farklı konularında ele alınması gerekmektedir.
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) 14 Eylül 2020 verilerine göre tüm dünyadaki öğrencilerin yüzde 50’si salgından olumsuz etkilenmektedir. Bu oran sıcak yaz aylarında azalırken eylül ayı itibarı ile tekrar yükselişe geçmiştir. Bu durum hem ülkelerin yaz sürecini akademik tatil olarak değerlendirmeleri hem de virüs yayılımının tekrar artması ile açıklanabilir. Ülkeler, virüsten etkilenmelerine bağlı olarak okullarını ülke genelinde açma, bölgesel olarak açma, eğitime ara verme ya da çevrimiçi ortamlarda devam etme gibi çeşitli kararlar vermektedir. Hem yüz ölçümü hem de öğrenci sayısı fazla olan Kanada, Amerika ve Avusturalya gibi ülkelerde okullar, bölgesel olarak açıktır. Açık olmayan bölgelerde eğitim, uzaktan devam etmektedir.
Diğer taraftan Rusya, Çin, İsveç, Norveç, Danimarka, Fransa, İtalya ise eğitime yüz yüze devam etmektedir. Mısır, Mali, Sudan gibi ülkeler de ise yaz tatili sürmektedir. Nepal, Hindistan, İran, Brezilya, Kolombiya gibi ülkelerde ise okullar virüs nedeniyle kapalıdır. Her ülke kendi koşullarına uygun olarak salgının eğitim üzerindeki etkisini en aza indirmek için sürekli yeni karar ve uygulamaları hayata geçirmektedir. Yüz yüze eğitimin devam ettiği ülkelerde okullar sadece salgının yoğun olduğu bölge ve illerde kapatılmaktadır.
Bizde ise 1. Yarıyılın bitiş tarihi olan 22 Ocak 2021 tarihine kadar uzaktan eğitim sürdürülecektir. Üç haftalık bir tatilin ardından, 15 Şubat 2021 tarihinde ne yapılacağına, okulların açılıp açılmayacağına karar verilecektir. Görünen o ki sayın karar vericiler ders çalışma yerine diğer dünya devletlerinin ne yapacaklarını beklemektedirler. İşler yine eskisi gibi Allah’a havale edilmektedir. Eğitimde işler iyi gitmiyor. Bu nedenle; ‘Eğitim bizden gittikçe uzaklaşıyor.’ Yakalamak için okulları kapatıp yan gelip yatmak yerine çok ama çok daha hızlı koşmamız gerekmez mi?
Ne dersiniz?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.