Farklı Bir Sabah’tı

Usanmışım farkında değilim.

Akşam yat saatine kadar haberler, yorumlar, tartışmalar, değerlendirmeler.

Sabah kalkış aynı nakarat. Haberler, açıklamamalar, yorumlar, gazete başlıkları, köşe yazarları.

Neticesinde; ölümler, sızlanmalar, yol kapanmaları, girilemeyen sokaklar, olaylar-olaylar.

Siyasilerin bir birlerine düşmanca bakışları, kinlerini gözlerinden ve sözlerinden okuma, hırslarının aklılarının önüne geçerek sanki aynı memleket çocukları değilmiş gibi, farklı devlet ve millet için çalışıyorlarmışcasına bir anlaşmazlık.

Doların yükselişi, altın fiyatlarının fırlaması.

Tarım ülkesi olmamıza rağmen pazara uğrayanın fiyatlar karşısında ağzının açık kalarak kendini kasap dükkanında zannetmesi. 7 lira olan limonu yemekten zaten ekşimiş diye vazgeçmesi!

Kurban bayramına yaklaşırken et fiyatlarının başını alıp gitmesi.

Usanmışım gerçekten bunların tümünden, her gün, her gün.

Bunun farkına yine televizyon karşısında haber programı izlemek için oturup da yanlışlıkla başka kanal açıldığında anladım.

Açılan yabancı, gençlik filmlerinden biriydi.

Kaptırmışım kendimi, onların bir birleriyle mutlu yaşamak için nasıl da kolay yollar bulduklarına.

Yaşarken gülmeyi başardıklarına.

Kavgalarında bile bir kalitenin yakalanışına.

Siyah, beyaz, sarı ırkların iç içe yardımlaşmak hatta başkaları adına üzülmelerine.

En çokta buldukları ya da oldukları ortamı kendi mutlulukları için kullanarak mutlu olmayı başarmalarına.

Unutmuşum birden çevremde olan olumsuzlukları, bir sevgi kaplamış içimi.

Kendimi gülerken buldum günler sonra.

Ve gülerek cıktım evden.

Kararlıydım televizyon izlemeyecek, gazetelere bakmayacak, oynanan oyunlarla bir birine düşen devlet evlatlarına, siyasi ihtiras için düşman olan siyasilere aldırış etmeyecek bu günü gülerek geçirecektim.

İşim gereği ilk bir Kürt köyüne gitmek zorunda kaldım. Yurt dışından gelen bir arkadaşla görüşmeye, arkasından şehir merkezinde ziyaretlerde bulundum. İnsanlarla konuştum.

Gördüğüm herkesin benim gibi insanca, severek yaşamak istemesiydi. Kimse vuralım öldürelim, senin partin, benim partim demiyordu. Tabi bunda etken olan faktör, fiili bir partili ile karşılaşmamamın etkisinin büyüklüğüdür.

 

Bu neşeli halim akşam saatlerine kadar sürdü!

Bir arkadaşın işyerinde açık televizyonda alt yazı….

8 Asker şehit…

Hadi kalabiliyorsa kalsın neşeniz.

Dikkat kesildim haberlere sanki dumura uğradım 8–12- 14

Elleriniz kurusun hainler… Ocağınıza ateş düşsün tüm sorumlular…

30 yıldır silahla olmadı diyenler evet bende silahtan yana değilim ama bakın çözüm süreci ne getirmiş bizlere.

Bizde barış barış derken onlar silahlanmış, onlar dağdan ovaya inmiş, içime sızmış.

Sussun artık silahlar kardeşçe yaşayalım.

Kim ki buna itiraz ederse devlet artık devletliğini göstermeli.

Benim askerimi-polisimi hatta her hangi bir vatandaşımı vuran it anında vurulmalı ve ona bu emri verende her nerede ise orada, hem de aynı gün aynı akıbete uğramalıdır.

Bunun olması için de güçlü devlet, güçlü siyaset gerekir ya siz bırakın kavgayı doğru dürüst olun ya da bu millet sizi düzeltmesini bilir.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin GAZİ Arşivi