Hüseyin GAZİ
Şaşırdık Yönümüzü Desem Yönümüz Belli…
Bizde usuldür, yeni doğan bebeğin kulağına ezan okunur sonrada ismini kulağına sesleniriz.
Toplumun % 70 i sağcı muhafazakardır geri kalan 30 unda 20 si solcu muhafazakar.
Nerdeyse sağcılık Müslümanlık olarak algılanmaktadır.
Zenginleri ve sağcı muhafazakar düşünceye sahip olmayanları laik veya komünist ya da kapitalist düşüncenin vurguncu ve bölücü insanları diye tanımlamaktan da geri kalmayız.
Yeni doğan bebek misali kulağımıza okunan ezan gibi bize sağcılık çocukluğumuzdan kulağımıza üflenen bir inanç dır.
Solculuksa gavurluktur!!!
Sağcı liderler dinin bekçileridirler, onlar ne derse doğrudur. Bizlere düşen onları dinleyip onlara teslim olmaktır!!!
Bizde bu minval üzerine büyüdük ve yaşadık.
Hayıflanıyorum bazen neden bende solcu olmadım diye. Burada da kandırıldığımı zannediyorum..
İş adamlarımızdan Mustafa Koç ve 6 dönem milletvekilliği yapmış Kamer Genç’i kaybettik. Allah tahsilatlarını affetsin, rahmetini esirgemesin.
Yaşarken de onları çok konuştuk, rahmetli olunca da çok konuşuyoruz.
Konuşmalardan çıkardığım yine kandırıldığım.
Cahilliğimden değil, samimi bulup samimi yaklaştığımdan çok kandırılmam.
Bazıları çok kanan, aptallığından da diyor ama…
Sermaye düşmanlığı yapmadığım dönemler olmadı dersem yalan olur, lakin Koçlara olan düşmanlığım sermaye düşmanlığını aşan, sağcılık kaynaklı memleket meselesi taraflı bir hissiyattı.
Onlar memleketin tüm kaynaklarını kendilerine çevirip biz halkı sömüren, kendilerine göre devleti dizayn edip bizi egemen güçlere köle haline getiren sömürgeci din düşmanlarından başkası değillerdi!!!
Çünkü bize öyle öğretiliyordu, okuduklarımız ve dinlediklerimizle bilinçaltına onu veriyorlardı.
Kamer Genç hem Tuncelili, hem solcu, hem komünistti, hem de alevi. Üstelik de çiçek sulamıştı…
Onu nasıl sevebilirdik ki…
Onları sevmek onlar gibi olmaktı.
Laik, sermayedar, devleti soyan yatırımcı, din düşmanı, solcu,,,
Başka? Bilmem! gerçek yaşamları, bilmem! Yanlışları, doğruları, bilmem!!
Bana bunları anlatılanların birçoğu, benimle birlikte onlara düşman gibi duruyorlardı. Lakin öldüklerinde anladım ki onlar onlara düşman değilmiş yalnız beni düşman etmişler.
Onlar ölünce, onlar sağ iken denilenler birden kayboldu, tersi denmeye başlandı. Övgüler geliyor artık. Yaptıkları iyilikler ve faydalı çalışmaları…
Osmanlı sancağıyla, necip fazıl şiirleriyle, dualar eşliğinde alkışsız…
Türk bayrağına sarılarak dualarla hem de Tunceli de.
12 Eylül fırtına gibi eserken danışma meçlisinde ilk anayasaya ret verme cesareti, idama karşı kalkan tek el, maaşa dokunmadan kız çocuklarını okutmak, biz ona PKK lı derken onun karısı PKK korkusundan köyünü görememişken, partiler kadar muhalefet olma becerisi…6 kez her şeye ve herkese rağmen seçilme başarısı. Ve hakkında belgeli, mantıklı bir yanlışın bulunmadığı karakter.
Ya diğeri neler demedik ki hakkında!!! Neler konuşmadık!!! Ne buğz’lar etmedik!!! Tanımadan… Gıyaben… Dendiği için… Ya şimdi hakkında denilenler…
Oysa şimdi denilenler, öncekilerin tam tersi.. Amaçları paralarına para katmak değilmiş aslında. Hayalimiz özlemimiz üretimmiş!!! Kazandıklarını vakıflar kanalıyla paylaşırlarmış… Siyaset üstü yaşarlarmış… Kimseyi ayırt etmezler, kimsenin tesirinde kalmazlarmış…( Asıl suçları da bu galiba )
Haksızmıyım yani özür dilesem de…
Bu bir özür yazısı değil elbet deki.
Tamamen de suçsuz değiller.
En azından bu güçleriyle bizi kandıranlara karşı kendileri daha iyi ifade etme şeklini- metodunu bulup ortaya koyabilirlerdi.
Bizde bu kadar kanmamış olurduk belki..
Bıktım artık ben kandırılmaktan. Bu gidişle komünist olursam şaşmam… Usandım sağcı yalanlardan…
Olmalı mıyım ki?
Olmam ben söyleyim…
Benim ne olduğum kalu belada belli olmuş sağcı falan da değilim arkadaş. Doğru olan herkesle her yerdeyim. O kadar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.