Hüseyin GAZİ
Her Taşın Altından Çıkanlar !!...
Sevilen sevilmeyen insanlar;
Toplumda önde koşmaya çalışanlar, verebildikleri kadarıyla fayda vermeye çalışanlar. Sosyal insanlar.
Yalnızca işine bakıp para kazananlar, karşılaştıklarında insanlara hatır sorup yüze gülenler, kendilerine bir koloni yaratıp orada yaşamlarını sürerken topluma fayda verme sıkıntısı olmayanlar.
Elbette birde kendi yarattığı kolonide yaşarken, kendini topluma fayda vermeye çalışan kişi gibi gösterip yer edinmeyi, adını duyurmayı sevenler vardır. Bunlar genelde babalarının veya çevrelerinin birikimi üzerine oturmaya çalışanlardır.
Toplum; iyi kötü değerlendirmesini yaparken, ikinci şıktaki sosyal olmayıp, para kazanıp gözüne batanlara selam vermenin dışında yaşamı bilmeyen insanları iyi diye niteler, sorumluluk alanında değerlendirme fırsatı bulamadığı için onları iyiler zannıyla değerlendirir. Sosyal insanlar ise mücadele içinde yanlışlarda yapabildikleri veya yetersiz kaldıkları için bunlara da kötü-yanlış-çıkarcı-her taşın altından çıkan tip diye adlandırarak yaramaz konumuna düşürebilmektedir.
Sosyal olan insanların hata yapma payı boş oturup biriktirme işiyle uğraşanlara göre çok daha fazladır.
Toplum tarihine baktığımızda kaşifleri, fikir adamlarını (yeni fikirler ileri sürenleri), çılgın veya deli diye tanımlamıştır.
Geçen günlerde; cevreden birkaç kişiye yöremizde topluma fayda sağlamaya çalışan sosyal isimleri sayabilir misin dedim. Düşündü düşündü aklıma gelen yok ki dedi. Sonradan 1–2 isim söylemeye çalıştı ama zorla söyler gibi.
Keşke sayılabilecek ismimiz fazla olsaydı dedim ben de.
Toplum iyi niyet için önde koşanlarını ortaya çıkarabilseydi! yöremizin faydasına olan şeyler daha özgür tartışılabilseydi; insanlar istemekten-söylemekten korkmasaydı; çılgın (ama faydalı) fikirler ortaya cıksa, toplum nezdinde onların tartıştıkları gündem oluşsaydı, yapılacaklar-yapılması gerekenler kapalı kapılar arkasında değil toplum huzurunda tartışılmış olurdu. Zamanında yapılması gereken gerçek doğrularda tüm gerçekliğiyle ortaya çıkar, çıkarcılarda fırsat bulamaz suiistimal azalardı.
Alkışlanması gerekenleri yerer, gerekli değeri vermez isek, kendi içine dönük benmerkezci insanları takdir edersek, toplum olarak toplumun önünde koşan insan yetiştiremeyiz, bu da yöremizin gelişmesine engel teşkil eder. Toplumun işgal etmesi gerekli yerleri kişiler işgal eder. O zamanda parmakla gösterecek kalifiye isim gösteremeyiz. İşte o toplumlar gelişme yerine gerilemeye mahkum topluluklardandır.
Kısacası cemiyet adına/sosyal yaşam adına risk almayan insanlar, kendileri için yaşayanlar tabi ki gözden uzak oldukları için eleştirilmekten de uzak olacaklardır. Böylece iyi insan pozisyonlarını hep sorumsuz bir şekilde sürdüreceklerdir.
Bir yörenin kalkınmasını sağlamının koşulunun vasıflı insan yetiştirmekten geçtiğini hepimiz biliriz.
Bu nedenledir ki fedakarlıkla üretken olan-kendini hizmete adayan, insanlarımızın önünü açarak; onların toplum adına üretme/toplumun lokomotifi olma gayretlerini baltalayacak davranışlardan uzak durmalıyız. Yoksa, Cemil MERİÇ’İN ifadesiyle “ içimizden birileri köprü olmaya razı olmazsa bu suyun kenarında daha yüz yıllarca bekleriz”.
Madden ve yaş itibariyle belli bir noktaya gelen insanlarımız, arkadan gelen insanların önünün açılması ve onların topluma faydalı olabilmesi adına bir özveride bulunmalı, onlara güvenerek kenara çekilmeyi bilmelidirler.
Hizmet peşinde koşan insanları, gelecekten paye bekleyen/beklemeyen diye ayırt etmeden;
Toplumdan paye bekleyerek veya beklemeden hizmet için arayış-mücadele içinde olan insanları eleştirmeden anlamaya çalışıp yardımcı olmalıyız. Yapılan yanlışları yererek değil de yapıcı üslupla doğruyu göstererek düzeltmeliyiz.
Şunu çok iyi bilmeliyiz ki toplum önünde koşan insan sayısını çoğalttıkça kendimizi geliştirirken yöremizi de kalkındırırız. Bu kalkınmanın getirdiği zenginlik hepimize gelen zenginliktir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.