Fatmagül Abacı

Fatmagül Abacı

Kara Sevda

Üşüyen ellerini  birleştirip ağzına götürdü, hohlayarak ısıtmaya çalıştı.Soğuk iliklerine kadar işlemişti, bu karda kışta evsiz barksız bir başına yine kondu çadırına doğru yöneldi…Köprünün altına yerleştirdiği kondu çadırının yolunda sağa sola dizili güzel evlerin ışıkları yola düşüyordu.O  ise aldırmadan, böyle yaşamak zorundaymış gibi yürüyordu…

Küçük tüpünün üzerine koyduğu siyahi çaydanlığın kaynamasını beklerken tırnaklarının arasına girmiş siyah lekelere aldırmadan peynir ve zeytinini çıkardı.Yaydı gazetenin üzerine…Domates alacak parası yoktu işte ancak bir ekmek alabilmişti.

Bu hayat böyledir dostum,

Yaşanan gün mazi olur,

En değerli hatıralar,

Birgün gelir unutulur…

Diline pelesenk ettiği şarkıyı mırıldanarak çayını demledi.Çadırın kapısını kapattı ve yaktığı fenerin ışığında oturdu tek kişilik sofrasına.Bir parça peynir aldı.Çayını doldurdu,iki şeker attı,karıştırdı ve dudaklarına götürdü…Herşeye razıydı da şu akşamın kasvetli yanlızlığı onu boğuyordu sanki.Konuşacak birilerinin olmayışı içini dökemeyişi hep suskunluğu ağır gelmeye başlamıştı…

Kalabalık ortamlarda gezindiğin de insanlar ona yaklaşmıyordu ki, üstte yok, başta yoktu.Cebin de beş kuruşu yoktu ki…Hem olsa arkadaş dediğin, dost dediğin zaman içinde oluşurdu, öyle pat diye olmazdı ki…Kendi hesaplarını gözden geçirmek istedi…

Maziden kaçmayı başaramıyordu, derin yaraları kanıyordu akşamları ve saran yoktu.Annesinin son sözleri aklına geldi;

-oğlum o kız olmazsa başkası olur , kendini helak etme ne olur !!!...

Ama o ill ki leyla olacak demişti de başka bir şey dememişti.Leyla sını ise başkasına vermişlerdi.İki yıl görüşmelerin ardından leyla nasıl da değişmişti…Anlam verememişti.Demek yeni damat adayının ekonomik durumu daha iyiydi.O’nunla yarışamadı ve yarışacak gücü yoktu.Fakat kendini leyla bağımlılığından kurtaramadı ve herkese herşeye küstü…Konuşmadı, ağzını bıçak açmadı.Ailesi ne kadar uğraştıysa da onu hayata bağlamayı başaramadı.Fakat çözüm yolu bir akrabadan geldi.Bu kara sevdanın çözülmesi için Bakırköy en akıllıcasıydı.

Gittiler, biraz zor oldu ama o’nu ikna ettiler.Sırasını beklerken annesi ve babası bekliyordu.Annesi yanındakilere dert yanmaya başlamıştı, babası ise birilerinden fikir alışverişi yapıyor, delikanlı ise yanında oturan gence çok sevmeyeceksin, bağlanmayacaksın bak bu yüzden burdayım diyordu…Onu çok sevdim , bana umut verdi herşey yolundaydı, lakin o adam leyla’yı isteyinceye kadar…

Genç sustu…Dinledi…Ben neden burdayım biliyor musun, dedi ? Babamı kaybettim ben de ona olan düşkünlüğümü, bağımlılığımı aşamadım ,diyordu…

Soru cevaplarla birbirlerini tanımaya çalışıyorlardı.

Sıra ona geldi.Muayene odasına girdi, yalnız aldılar onu…Bir süre içer de kaldı…Çıktığında yüzünde memnuniyetsiz bir durum vardı.Çünkü doktorlar da ailesinin anlattığı gibi, söylerdiği gibi nasihatlarda bulunmuş ve ilaç yazmıştı…

Cemal huzursuzlandı.unutmak istemiyordu ki o leylasını…İçinde sulamak büyütmek istiyordu, dal budak salsın istiyordu…

Ama herkes leyla’yı karşı tarafa almıştı…Ver yansın ediyorlardı…Oysa o leylasına kıyabilir miydi ?...Kıyamadı da ve tüm bu söylemlerden kaçmak için evden kaçma kararı aldı.İstanbul büyük şehirdi karşı tarafa geçecek ve orada yaşayacaktı…İşi de bırakmayı istiyordu.Çalışacak gücü kendinde bulamıyordu…

Dediğini de yapalı bir buçuk yıl olmuştu…Saçı sakalı bir birine karışmıştı…Elleri kir içinde sırtında yağ bağlamış bir değil iki ceket, uçkuru iple tutturulmuş bir siyah pantolon ve yırtık bir potini vardı her sabah ayağına geçirdiği…

Yorulmaya başladığını hissediyordu artık…Çözüm ne idi onu da bilmiyordu…İyi bir işi vardı aslında çelik imalatında ondan hızlı serileri hazırlayan yoktu.Mesailerle maaşı iyi para ediyordu.O günleri özlemişti artık…Leyla dan da artık umudunu kesmış ona mutluluk dilemeye başlamıştı bile yüksek sesle…Çocuğu da olmuştur şimdi kimbilir ?...

***

Ve belediye çalışanları onu bir kış gecesi polis eşliğinde fakir sığınağına getirdiler…Sıcak çorba battaniye iyi gelmişti.Titremiyordu artık ve deliksiz bir uyku çekmişti sabaha kadar…

Sabah çorbası da ayrı bir sıcaktı ve oradaki insanların hepsi kendi gibiydi…Yabancılık çekmedi…Fakat hepsi daha temiz görünüyordu…Onu önce duşa götürdüleronca zamandan sonra tenine su değmişti…Köpük köpük sabun ve kokusu onu ferahlattı...

Berber onun önce sakallarını kesti inatlaşmak istemişti ama sonra vazgeçti.Oluruna bıraktı.Çünkü çevredekiler daha temizdi…O da temizlenmek istedi…Özlemişti bu hissiyatı…Sonra saçları ve bıyıkları kesildi, genç yüzü ortaya çıktı…Aynada kendine baktı ve bu görüntü hoşuna gitti.Tekrar duşa girme ihtiyacı hissetti.önce ki titizlenmeye başlamıştı…Ben ben olacağım galiba, ve bunu başaracağım ! kendine kararına kendi de şaştı…

Üzerine uygun kıyafet verdiler.Yeşil gözleri açığa çıkmış uzun boyu eğilmekten kamburlaşmıştı.Dik durdu…Kendini beğendi.Ahhh!!! Bir de işi olsa ve bir ev tutabilseydi…

Tüm cesaretini toplayıp sorumlu kişi ile görüşecekti…Durumu anlattı ve onlarda durumu değerlendirceklerini söylediler…Ama iş buluncaya akşamları burada kalabileceği fikri ona iyi geldi…Böylece kendi de iş arayabilirdi…

Selam ve sevgilerimle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatmagül Abacı Arşivi

Nebi

17 Ekim 2024 Perşembe 17:13