Mustafa ALYAZ
Her Aya Bir Fuar
Sözde kalmış bir medeniyetten bahsedip duruyorlar. Şehri de öve öve bitiremiyorlar. Merkez ve ilçeleri ile birlikte KÜLTÜR ve MEDENİYET şehri olduğunu da her alanda dile getiriyorlar. Hatta abartma tozu serpilmiş gibi dillerine de abarttıkça abartıyorlar. Anlatılanlara göre bir şehir varmış ve bu şehir; her tarafı tarih ve destanlarla bezeliymiş. Kaleleri, hanları, hamamları, sultanları ve beylikleriyle nam salmış tarihte yedi düvele. Yiğidin harman olduğu yer olarak bilinir; güreşin de tarihiymiş bu şehir. Esnafı ‘’peh’’ dedirtirmiş yaptığı işlerle. Köşe başı sohbetleri de pekte dillere destan olurmuş. Kurtuluşu Savaşı Tarihin dönüm noktası, ülkenin de kurtuluş kıvılcımının yakıldığı yermiş, bu şehir… Yazarları ve Şairleri varmış dünyaya nam salmış. Hele birde sarı çeltik dedikleri bir pirinci varmış ki sultanların ağzına layık… Bakır işletmeciliğini mısırdan öğrenip ülkede ilk bakır kap kacaga motifleri bezemişler. Dövme bakır demişler ki Dövme Dondurması kadar şanlı olsun… Dağlarından buz gibi suyu süzülürmüş şehre de; o nehirler de Alabalıklar cirit atarmış. Yaylalarından keklik sesi eksik olmazmış da; bağrı yanık gençler bir türkü çığırır yürekleri dağlarmış. Kavalına üfleyen çobanın o nidasıyla keçiler ikiz doğururmuş. Kekik kokusu bir sarınca obayı, yaylasında soluk alırmış millet. Yazın ortasında kar’a pekmez katıp ‘’yürek soğudi beyler’’ denirmiş. Alın teri bu ya ustaları eline ceviz ağacını alınca bir desen işlermiş üzerine; bu oymacı ustası padişahlara sandık yaparmış. Sandığı alacak gelinliği de unutmazlar o sim sırma işlerle gönlünü alıverirmişler bu şehrin anaları… Süt sabah namazıyla ocağa konar, savura savura pişirilir salebi katılıp soğutulunca dövmeye başlarmış kaşıkçısı. Değme dondurmanın tadına.
Sabahın erken vaktinde başlarmış işler; tarhanalar çığlara serilir ikindiye de herkesi firiğe çağırırlarmış. Hele de yanına Çağlayancerit’in cevizi kırılınca has misafir oldukları belli olurmuş. Antep Fıstığı derler dururlar ya edem, hası Pazarcık da yetişirmiş. Antep Fıstığı deyip üstüne konmuşlar. Sonra Baklavaya Antep fıstığı katıp Antep baklavası demişler. Şimdi baklava da, bakırda, yemek de Antep de şanlanmış. Nedeni bilinmez fakat bu anlatılan şehrin yiğitleri birbirine düşmüş. Onlar birbirleriyle dövüşürken başka şehirler de sahip çıkıvermiş şehrin kültürüne. Allah tan dondurma ile yazarları tescillenmiş yoksa onları da alıvereceklermiş. Bu şehri şimdi ayakta tutan 12 Şubat Ruhu dur deyip şehrin Kahramanmaraş olduğunu da deyiverelim. Birde Maraş Biberini unutmayalım, bir ara Antep onu da sahiplendi amma uyandık artık. Halk yuh dedi artık. Bizden demesi bu kadar, BELEDİYE sahip çıkar inşallah.
Kaç çeşit şehrimize has ürün saydım bilmiyorum, saydıklarım da göze batanları. Unuttuklarımız da olabilir. Bursa ipeğiyle ünlüdür, her alanda da tanıtımı yapılır. Halk sahip çıkar bu kültüre. Belediye de kurslarla birlikte ustaların devamı için çaba gösterir. Çok güzel işlerde ortaya çıkar. Şehrin gelir kapısıdır çünkü.
Kahramanmaraş olarak biz yeni yeni gözlerimizi açıyoruz. Kapılarımızı açmak zor olacak. Sonunda kapılarımızda açılacak tabii ki. Kültür ve Medeniyet namına kapalı çarşımız varken burada düzeni bir türlü sağlamış değiliz. Bu çarşıda tarih adına yapılan işler yerine yapılan ticaretler de ortadadır. Sim Sırma atölyeleri maalesef yok denecek kadar azdır ve şehrimizde satılan makine işi sim sırmalar da Gaziantep den gelmektedir.
Biz gelir kapılarımıza yoğunlaşmış değiliz. Şehir olarak da bunun sancısını çekiyoruz. Turizm neredeyse sıfır olan bir şehirde turist gelse dahi şehre ait bir hediyelik eşya bulabileceği bir düzenli yer yok. Antep diyeceğim yine sinir olacak herkes ama yapacak bir şey yok. Antep’in çarşısında gezerken hediyelik eşya satanlardan başka spor ayakkabı satan bir dükkâna rastladınız mı?
Bu şehir şu haliyle her aya bir festival sığdıracak kadar birikime sahip. El işi Fuarı, Kuyumculuk Fuarı, Dondurma Festivali, Kitap Fuarı, Gıda Fuarı, Tekstil Fuarı, Resim Fuarı, Yayla Festivalleri, Ashab-ı Kehf Günleri, 12 Şubat Etkinlikleri, Antik Kent Fuarı vs.
Yukarıda yazdıklarım bu şehrin dinamik turizm kaynaklarıdır. Bunların kaçını adam akıllı yapıyoruz?
12 Şubat Etkinlikleri her yıl görüyoruz. (Bu yıl Sütçü İmam Olayı anlatımı iyiydi.)
Kitap Fuarı; 2.sini düzenledik
Evet, iki tanesini yapmaya çalıştık ve büyük oranda da başarılı olduk. Şehir için evet ama bölgesel olarak başarısız olduğunu söylemek gerekiyor.
Her yıl Adana Kitap Fuarına mutlaka giderim, yayın kuruluşları çeşitliliği ve fuar organizasyonu ile bölgesel anlamda başarıyı yakalamış durumda. Peki, diğer fuar çeşitlerimiz nerede diye merak edeniniz olmuştur. Onlar konferans salonlarında gerçekleştirilmekte. Kimsenin haberi olmadan hop yaptık deyip bitiyor. Bizde salon kültürü yok. Şimdi Serdar Tuncer’i al Ulu Camii Meydanına koy, Mehmet Akif Ersoy Kültür Merkezine gelen halkın 3 katı Ulu Caminin oraya akın eder. Burada esnaf da kazanır.
Yapacak çok işimiz var, şehir olarak belediye olarak. Her aya bir Fuar, festival düzenlemek gerekli şehrin bölgede ve Ülke de tercih edilen bir şehir olması için…
Bunları yapabilmek içinde tabii ki öncelikle ulaşım sorununu çözmek gerek. Otoparkları bir an önce yapmak, şehir giriş yollarının bir an önce tamamlanması gerek. Havaalanını söylemek dahi istemiyorum. Hızlı Trene de zaten bağlantılı şekilde şehir olarak bağlanacağız. Siyasi rantı bırakıp şehrin geleceği için birlik olmak zorundayız.
Kul zahire bakar, Rabbimiz içimizi bilir. Yazıyorsak şehir için yazıyoruz. Şehre bir çivi çaktırabiliyorsak ne mutlu bizlere. İşte o zaman basın üzerine düşen görevi yapıyor demektir.
Muhabbetle Kalın…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.