Naif Karabatak
İyi bakın, yok mu bir kaseti, maseti?
Özellikle siyaset yapanların rakiplerini alt etmek için plan, proje veya fikirlerinden önce belden aşağı çözüm arayışı, ahlaki boyutun geldiği noktayı göstermesi bakımından dikkate değerdir.
Bir zamanlar sıkça gündeme gelen seks kasetleri, bazılarının yatak odalarında kamp kuranların olduğunu gösteriyordu.
Kimin kimle olması elbette bir başkasını ilgilendirmezdi ama deşifresi halinde zor günler geçireceği, çaba harcayıp, emek verdiği makama gelemeyeceği de açıktı.
O zaman en kestirme yol, bir kasetle gününü göstermekti.
Bunun ahlaki olup olmaması, kasetteki görüntü kadar ahlaksızca olan yayma ve deşifre etmenin ahlaksızlığı da tartışılmalıdır.
Çünkü siyaset, parti programları, ülke ve insan için düşünülenler, demokrasi ve insan hakları, özgürlük ve daha birçok alanda olduğu gibi yatırımlar, projeler ve yaşam alanlarıyla ilgili düşünceler üzerine siyaset yapılmalıdır.
Her seçim döneminde küçücük yerleşim yerinden, ülke siyasetine kadar her yerde “ah bir kaseti olsa da” türü bir arayışın olması ahlaki yozlaşmayı gösteriyor.
Bugün Gazetesi’nin bütün tepkisine rağmen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’in, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkan Adaylığını açıkladığında ellerini havaya kaldırmak için el ele tutuştukları resmi keserek, sanki yolda birlikte yürüyormuş gibi yansıtması da ahlaki çöküşün göstergesidir.
AK Parti’nin Adıyaman’da Aday gösterdiği Fehmi Hüsrev Kutlu’nun ayakkabısını boyatırken çekilen resmi, “Vatandaşına ayakkabı boyatıyor” gibi ahlaktan yoksun propaganda da aynısıdır.
Hiç kimse ayakkabısını fırıncıya boyatmayacağına göre, böyle bir karenin yıpratma amacıyla yayılması ahlaki çöküşümüzü göstermektedir.
Bir başka yerde imam nikâhlı eşini sevgili diye göstermesi, bir diğer yerde ticari olarak yaptığı işlerin gündeme getirilmesi, başkasında oğlu, kızı veya eşinin konu edinilmesi de hep ahlaki yozlaşmadan kaynaklanmaktadır.
Ahlaksızlığı hep cinsellikle alakalı sananlar, belden aşağı vurma çabalarını savaşın kuralsızlığına bağlamalarıyla yırtmaya çabalıyorlar.
Oysa ahlak, salt cinsellikle bağdaştırılacak bir olgu değildir.
Ahlak, kişilerin anlayışlarının bütünüyle ilgili ve yaşamın her alanında nasıl davrandıklarıyla doğrudan alakalıdır.
Ahlak, aslında dürüstlüktür…
Bu rüşvet almama, hakkı olanı elde etme çabası içinde olmama, bir başkasını aldatmama, kazanmak için her yolu mubah görmeme diye uzattıkça uzatabilirsiniz.
Siyaset, toplum için yapılırken, toplumun ahlak anlayışını hiçe sayarak topluma hizmet yoluna çıkılmaz.
Dini inancını, siyasi anlayışını, ideolojini, dünya görüşünü savunmak, öne çıkarmak, el üstünde tutmak için bir başkasının onuru, şerefi, haysiyeti ve aile yapısı üzerine tuzak kurucu, yaralayıcı, küçük düşürücü plan yapılamaz.
İnsanların günahını araştırmak, farklı konuda farklı görüntülerin kurgusunu değiştirmek, bir başka konuyla ilgili söylediklerini toparlayıp, kırpa kırpa cümle haline getirmek ahlaklı bir siyasinin veya bir insanın yapabileceği, reva göreceği davranış olmamalıdır.
Bundan nemalanmak isteyenler, ne kadar suçluysa bile bile bunu bir “suç” gibi görenler de kendini sorgulamalıdır.
Siyasetçi her şeyden önce dürüst olmalıdır.
Hayatının bir döneminde yaptığı yanlışlıklar veya söylediği birkaç söz, onun geleceğini karartacak şekilde servis edilmesi, “bir yanlış yaptı ve hep yanlış kalmalı” anlayışından başkası değildir.
Üstelik bunu dillendirenlerin hayatındaki zikzaklar, yaptıklarındaki samimiyeti göstermesi bakımından da ibretliktir.
Hangi mesleği yaparsak yapalım, özelde o mesleğin, genelde ise insanlığın gereğini bir kenara atarak kazanma amacı gütmek, ahlaksızlıktır.
Bugüne kadar yapılanlar içerisinde Bugün Gazetesinin yaptığı belki de en hafifi kalır…
Ama hafif olması, ahlaksızlık olmayacağını göstermez.
Çünkü o fotoğraf kesmekle, kafalarda soru işareti bırakmanın amaçlandığı aşikârdır.
O kare, ülkeyi yöneten insanı küçük düşürecek ve ahlaki zafiyet veya yasak bir ilişki yaşıyormuş düşüncesini hakim kılacak, bir bakanı da yasak ilişki yaşıyor düşüncesini ağırlık kazandıracaktır.
Ve o resim, “İyi bakın, yok mu bir kaseti, maseti?” anlayışından farksız olduğunu ve temel olarak da düşük karakterli insanların başvuracağı bir yöntemden başkası olmadığını da açık yüreklilikle söylemeliyim.
Böyle siyaset de, böyle bir meslek anlayışı da olamaz…
Tweetimden seçmeler
Başkasının sizin hakkınızda ne düşündüğünü merak ediyorsanız, önce sizin başkaları hakkındaki düşüncenizi gözden geçirin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.