Ahmet Doğan İLBEY
“Ramazandır Eğlenmeyelim”
Ali Yurtgezen hoca, Semerkand Dergisi’nin Haziran 2016 sayısında, “Ramazandır Eğlenmeyelim” adlı yazısında, modern ve lümpen kültür karşısında direnemediği gibi, tarz ve şekil bakımından seküler kültürü yansıtan Ramazan eğlence programlarının tertipçisi mukaddesatçı iktidarın belediyelerini sigaya çekmiş ki, ağır nasihatler var.
Mukaddesatçı iktidara bağlı Büyükşehir Belediyelerinin bu ikazları okuyup kendilerine çeki düzen vermelerini temenni ederiz. Dostâne bir şekilde hakikatleri söyleyen bu yazıdan birkaç bölüm:
“Bir belediyemiz geçen yıl Ramazan etkinliklerini duyurduğu billboardlara şu başlığı koydurmuştu: ‘Bu Ramazan eğlenceye doyacaksınız!’ Sıralanan etkinlikler arasında iftar programları yanında değişik türden müzik konserleri, illüzyon gösterileri, sergiler, fuar organizasyonları, spor müsabakaları da vardı.
Yerel yönetimlerin öncülüğünde Ramazan ayları epeydir festival havasına büründürüldü. Belediyelerimiz bu yıl da benzer etkinlikler için birbirleriyle yarışacak gibi görünüyor. Daha ziyade iftarla sahur arasındaki zamanlara denk getirilen Ramazan eğlenceleri arasına, belediyenin zihniyetine göre, sıra geceleri, rock konserleri, modern dans gösterileri de dahil edilebiliyor.
Kültür merkezlerinin amfi tiyatrolarında yahut AVM’lerin gösteri salonlarında, ellerinden cips ve kolası eksik olmayan kadın erkek karışık dinleyici topluluklarına ‘dinî sohbet’ler düzenlenebiliyor.
Bizim ‘eğlence dediğimize Kur’an-ı Kerim ‘levh’ diyor. Levh, Râgıb el-İsfahanî’nin Müfredat’ında şöyle târif edilmiş: ‘İnsanı, kendini ilgilendiren, endişelendiren… kederlendiren veya huzursuz kılan bir durumdan uzaklaştırıp meşgul eden ya da dikkatini ondan başkasına çevirmesini ve dağıtmasını sağlayan şey.
Mübah sayılan eğlenceler de bu târife girdiğine göre sormak lâzım: Ramazanda Müslümanları sıkıntıya sokan, onların keyfini kaçıran nedir ki her zamankinden daha çok ve daha abartılı bir eğlenme ihtiyacı hissediliyor? Müslümanın huzursuzluğu olsa olsa ibadetlerindeki gafletin, huşû ve ihlâs eksikliğinin eseridir ve bu huzursuzluğun başka bir gaflet türü olan eğlenceyle giderilmesi imkânsızdır.
Zira ‘levh’ bir gaflet hâlidir. Türkçedeki ‘eğlenmek’ fiili gibi ‘zevk ve neşe veren şeylerle hoşça vakit geçirmek’ yerine kullanılsa da, aslında ‘oyalanmak, durmak, beklemek’ mânasına da gelmektedir. Nitekim Nur suresinin 37. âyetinde Allah Tealâ’yı tesbih eden müminlere övgü sadedinde mealen; ‘Ne ticaret ne de alışveriş onları zikrullahtan, namaz kılmaktan ve zekât vermekten alıkoyar.’ Buyrulurken ‘alıkoymak’ bu kelimeyle karşılanmıştır.
...Meşru daireyi gözetmek kaydıyla eğlenmek, bizim için bazen bir ihtiyaç olsa da mükellefiyet değildir. Mükellefiyetlerimizin hakkıyla ve zamanında ifasıyla istifade edilebilecek Ramazan bereketinden, cemaate iştirakten, mukabele okumaktan, teravihten, teheccüdden, itikaftan, tasadduktan, sıla-i rahimden, hatta ailece sahur sofrasına oturmaktan daha öncelikli ve kıymetli görülmemelidir.
Adına Ramazan şenlikleri dense de Müslümanın Ramazan anlayışıyla ilgisi olmayan mâlâyâni işlerden uzak durmalıdır. Ramazan eğlence ayı değil, rahmet ve mağfiret ayıdır. Dahaki Ramazana çıkıp çıkmayacağımız meçhuldür.”
Hâsıl-ı kelâm; mukaddesatçı iktidara rağmen sürüp gelen, tenkid ettiğimiz, ikrah geldiğimiz, tiksindiğimiz önceki iktidarların Ramazan eğlencelerini aratmayan bu sözde programların çoğunun iptal edilmesi ve bir kısmının gözden geçirilmesi gerek.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.