Dr. Mustafa Coşkun Kale
YENİ AÇIKLANAN SÜT FİYATININ, KÖYLÜ ÜRETİCİYE ETKİSİ.
Hazine ve Maliye, Ticaret ve Tarım ve Orman Bakanları ve İlgili büroklardan oluşan "Gıda Komitesi" 29 Kasım 2021 tarihin de toplanarak, çiğ süt fiyatının belirlenmesi ve açıklanmasını "Ulusal Süt Konseyi"ne bıraktı. Bu 2017 yılından bu yana bir ilk oluyordu.
Şöyle ki; 2017 yılı sonun da Ulusal Süt Konseyinin belirlediği fiyata, enflasyonu artıracağı gerekçesiyle hükümet tarafından müdahale edilerek hemen
3 Ocak 2018 tarihin de bir yönetmelik değişikliğiyle çiğ süt fiyatı belirleme yetkisini Gıda Komitesi aldı.
29 Kasım 2021 tarihinde toplanan Gıda Komitesi aldığı kararla çiğ süt fiyatını belirleme yetkisini tekrar Ulusal Süt Konseyine bıraktı.
Kafanızın karıştığını biliyorum. Bizde olağan sayılan bu işler nedeniyle, yem fiyatlarına gelen aşırı fiyat artışları, eski belirlenen çiğ süt fiyatının yetersiz kalmasından dolayı çoğu süt inekleri kesim için mezbahalara gitti bile...
29 Kasım da toplanan Ulusal Süt Konseyi, daha önce 3.2 TL olan bir litre çiğ süt referans fiyatını % 47 artırarak yeni fiyatı 4.7 TL olarak belirledi. Referans fiyatı ne tavan ne de bir taban fiyatı. Ağırlıklı ortalama fiyat olarak kabul edilmektedir.
Açıklanan 4.7 TL çiğ süt fiyatına Tarım ve Orman Bakanlığı'nın litre başı 200 Kuruşluk süt desteği de ilave edildiğin de çiğ süt fiyatı 4.9 TL olmaktadır.
Ancak köy bazın da yetiştiricinin çoğu bu fiyatın % 10-12 oranın da daha aşağı fiyattan sütünü satabilmektedir. Hele de yetiştiriciler iyi organize bir örgütten yoksunsa, açıklanan referans fiyata değil de, bir öncekine yakın fiyatla sütünü ancak satmaktadır.
Ulusal Süt Konseyi'nin açıklanan kararında dikkat çeken bir husus da, sabit fiyat yerine Süt-Yem paritesine göre fiyat belirlenmesinin getirilmesidir. Süt-Yem Paritesinden anlaşılması gereken, 1 litre süt satışıyla ne kadar kilogram yem alınabilme ölçüsüdür.
Yani, açıklanan litre başı 4.7 TL çiğ süt alım fiyatı 1,1 paritenin altına düşerse, Ulusal Süt Konseyi yeniden toplanıp fiyatı revize edecek.
Türkiye de Süt-Yem Paritesi şimdiye kadar, 1.3 olarak kabul edilirdi. Şimdi niye 1.1 oranı değerlendirmeye esas alındı bunun üretici aleyhine nasıl işlediğini hesaplarla yazının sonuna doğru birlikte göreceğiz.
İhtimaldir ki; süt-yem paritesinin 1.3 yerine, 1.1 olarak kabul edilmesi, yem fiyatlarının çok daha artacağı dolayısıyla da bunun süt ve süt ürünlerine yansımasıyla enflasyonu daha da artırabileceği endişesinden kaynaklandığı söylenebilir.
Tamamda, tüketici elbet korunmalı, tüketiciyi koruma adına üreticinin madur edilmesi doğru bir karar değildir. Bunun yolu üreticinin daha fazla desteklenmesinden geçer. Son alınan karar işte bu noktadan dolayı eksik ve adil değildir.
Dünya da kabul edilen Süt-Yem Paritesi 1.5'dur. Yani üretici 1 litre süt sattığın da 1.5 kilogram yem alabilsin ki üretimine devam etsin anlayışıdır.
Şimdi, yeni açıklanan 4.7 TL çiğ süt fiyatının, teknik yapılan ve kapasite kullanımından dolayı verimliliği köy hayvancılığına göre çok daha yüksek modern işletmeler yerine, hayvancılığın ekseriyetini oluşturan ve 'kırsal da yapılan hayvancılık' olarak adlandırılan, 3-5 baş ile süt üreten yetiştirici üzerinde, yeni fiyatın etkisini inceleyelim.
Sağmal bir baş inek için sabit masraflar (işçilik, enerji, ilaç, katkı maddesi, aşı v.s) dahil etmeden bu hayvanın bu verim için ne kadar yem maliyetine katlanması gerekeceğin etüd edelim.
A- GÜNLÜK İHTİYAÇLARI
550 Kg. Canlı ağırlığında ortalama 305 günlük sağım dönemi ortalaması 22 litre ve % 3.5 yağlı süt veren sağmalın ihtiyaçları aşağıda ki gibidir.
1- Kuru Madde İhtiyacı (KM)
Yaklaşık 19 kg net (yani yem maddelerinden % de nem oranı düşülmüş hali ) 25.5 kg brüt Kuru Madde ihtiyacının,
% 60' ı kaba Yemden, % 40'ının da kesif yemden karşılanmaktadır.
a- % 60 kaba yem olarak brüt,
- 3 kg sap,
- 2.5 kg yonca
- 20 kg mısır silajı.
b- % 40 kesif yem olarak brüt,
- 5.5 kg %19 Ham Protein (HP) ve 2750 Metebolitik Enerji veren süt yemi.
- 2.5 kg eşit şekilde karışımlı buğday, arpa ve kepek karışımı
- 1 kg pamuk tohumu.
- 0.750 kg orta öğütülmüş mısır.
B- GÜNLÜK ENERJİ İHTİYACI
22 litre süt veren bu hayvanın ortalama yaşam ve verim payı olarak 40 000 metobolik enerjiye ihtiyacı vardır.
C- GÜNLÜK HAM PROTEİN İHTİYACI
Yaşam ve verim ihtiyacı Ham Protein olarak, 2 350 gramdır.
D- KABA ve KESİF YEM MALİYETLERİ
- Kaba ve kesif yemler reel piyasa fiyat üzerinden hesaplandığın da, 25.5 kg'lık brüt kaba yem tutarı 20.640 TL.
1 kg brüt kaba yem maliyeti 810 Kuruştur.
- Kesif yem miktarı brüt 9.75 kg olup, ortalama 37 000 TL.
1 kg brüt kesif yem maliyeti 3.8 TL'dir.
- Köylümüz günlük 22 lire süt almak için; toplam kaba ve kesif yem günlük maliyeti, 20 640+37 000= 57 640 TL'dir.
1 litre sütün yem maliyeti 2 620 TL dir.
Peki, Ulusal Süt Konseyi'nin son aldığı karar neydi ? Üretici 1 litre süt satacak, 1.1 kg yem alacaktı değil mi ? Üç ayrı yem firmasından alınan ve 50 kg'ı 143 TL, 209 TL ve 294 TL olan ve 1 kg. ortalaması
4. 310 TL yemle; Tarım Bakanlığı'nın litre başı verdiği 200 Kruşluk destekle; Süt-Yem Paritesi 4.9/4.31= 1.136.
Burada şöyle bir soru haklı olarak sorulabilir. "litre başı 200 Kruş'luk bu destek 7/24 saatlik bu zorlu üretimi gerçekleştiği için mi veriliyor ? Yoksa süt fiyatını yüksek göstermek için elde tutulan bir manivela mıdır ? Hangisi ?"
Kaldı ki; yukarılarda da izah edildiği gibi, serbest piyasa da köylü sütünü açıklanan fiyata örgütsüz olduğu için veremiyor.
4.7 TL den verebildiğini varsaysak bile, parite, 4.7/4.31= 1.09'u yani, 1.1 paritesinden aşağıda...
Köylünün 1 litre sütü en iyi ihtimalle, 4.3 TL'den verdiğini düşünsek, süt-yem paritesi 4.3/ 4.31= 0.99, yani1 bile değil.
O zaman, yukarıda ki 3 bakanlık ve Ulusal Süt Konseyi acilen çiğ süt fiyatını belirlemek üzere tekrar toplanması gerekmez mi ? Hazır toplanmışlarken de, 29 Kasım 2021 de ilan ettikleri 1.1 olan süt- yem paritesini 1.3 olarak, yani 1 litre süt satan köylü 3 kg yem alacak şekilde yeniden fiyat belirlemeli, hatalarından dönmelidirler.
Şayet bu tüketici düşünülerek yapılmazsa, "çiftçinin bakanlığı" olarak bilinen ve öyle de olması gereken Tarım ve Orman Bakanlığı litre başı süt desteğini 200 Kuruştan 600 kuruşa yükseltmelidir.
Parite-murite tanımayan, her gün zamlanan bu yem fiyatları karşısın da köylü süt ineğini yine kesimhanelere götürürse, sonun da 'ahh-vahh' edip yanmamamız gerekir.
E- YEM MALİYETLERİ, SATIŞ GELİRLERİ ve NET OLMAYAN GELİR
Maliyetlere işçi, enerji, aşı serum v.s dahil edilmediğini, sadece yem maliyetlerinin dikkate alındığını yukarılar da belirtmiştik.
Köylümüzün ortalama sağmal başına 22 litre sütünün 4 litresini buzağı için ayırabileceğini, günlük 18 litre süt sattığından hareketle;
a- Litre satış fiyatının azamisi olan 4.9 TL'den, 18 litre litre süt satış geliri 88.2TL.
22 litre için sadece yem gideri 57.640 TL.
Net olmayan bir baş sağmalın günlük geliri; 88.2-57.640=30.56 TL
Aylık net olmayan gelir 917 TL.
b- Litre satış fiyatı 4.7 TL olduğun da,
Günlük net olmayan gelir 26.96 TL.
Aylık 809 TL.
c- Litre satış fiyatı 4.5 TL olduğun da,
Günlük net olmayan gelir 23.36 TL.
Aylık 701 TL.
d- Litre satış fiyatı 4.3 TL olduğun da,
Günlük net olmayan gelir 19.76 TL.
Aylık 593 TL.
e- Litre satış fiyatı 4 TL olduğun da,
Günlük net olmayan gelir 14.36 TL
Aylık 431 TL.
F- SONUÇ ve ÖNERİLER
Yukarıda ki açıklamalardan anlaşılacağı üzere;
1- "Bir elin nesi var, iki elin sesi var" anlayışıyla köylünün mutlaka örgütlenerek emek yoğun olarak ürettiği sütünü açıklanan fiyat da satmak için bir güç elde edebilir.
2- Yeni süt fiyatının artan yem ve diğer maliyetler göz önünde bulundurularak, yem-süt paritesinin 1.1 olarak değil, eskiden dikkate alınan 1.3' e yükseltilmesi. Yani 1 lire süt satarak 3 kg yem alabilir hale gelmesi zaruridir.
Bu parite değişikliğinin tüketiciyi iyice zor durum da bırakacağı endişesiyle, daha adil çözüm aşağıda 3 ncü madde de açıklanan devletin üreticiye vereceği desteklerin artırılması ve çeşitlendirilmesidir.
3- Tarım Bakanlığı litre başı 200 Kuruş olan süt desteğini 600 Kuruşa yükseltmesidir. Yanı sıra Tarım Kredi Kooperatiflerince 1 litre süt satışını ruhsatlı süt işletmelerine satış yapan kayıtlı süt üreticimize, faizsiz ve bir yıl ödemeli olmak üzere her 1 litre süt satışı için 250 gram yemi üreticiye teslim etmesi yönünde bir destek vermelidir.
Bu ayni yem desteği üreticinin aylık kesif yem ihtiyacının % 80' ni karşılayabilir.
Ancak bu şekilde, Süt -Yem Paritesi 1.1 olarak kalabilir. Bu şekilde hem üreticimiz üretimine devam etmiş, hemde tüketicilerimiz korunmuş olur.
4- Köylünün aylık gelirini yoksulluk sınırı olan 9 000 TL'nin altına düşürmemek için, şu an üretim yapan köylümüzü en az 10 başlık sağmala kavuşturmak için faizsiz ve 2 yıl ödemesiz ayni ve nakdi olarak destek vererek damızlık hayvan alımı özendirilmeli.
Görüldüğü gibi, sağmal bir başlık inek, buzağısını kurtarabilirse 4 kişilik bir köylü ailesini insanca yaşama düzeyine bile getiremiyor.
Kaldı ki, yeterli hayvan sağlığı ve teknik hayvan yetiştirme eğitimi alamayan köylümüz, sürüsünün geleceği olan buzağı kayıpları endişe vericidir.
Öyle ki, köyde ki üretici doğan her 5 buzağının 1'ni bilgi eksikliğinden telef etmektedir.
Maalesef bu ürkütücü maddi kaybı, köylümüz ve dolayısıyla Türkiye genelinde düşünürsek ne kadar milli servetin heba edildiğini üzüntüyle anlamış olacağız.
Köylü iyi bir hayvan sağlığı, besleme ve yetiştirme alanın da eğitimle, yukarıda önerilen süt ve yem destekleri olduğu zaman, her yıl her sağmaldan bir buzağı hedefiyle, buzağısını da öldürmediği takdir de, yakasını bırakmayan yem zamlarının yıkıcı etkisinden ancak böyle kurtulması mümkündür.
Ancak bu şekilde işletmesinde de en az 6-8 baş damızlık sığır olduğun da, köylümüzün gülen yüzlerini şimdiden görmek mümkündür.
Çok duyduğumuz "Bir ineğimiz vardı, anam beni ve kardeşimi onunla okuttu.."
Sözü, maalesef artık geçmişin tozlu sayfaların da kaldı....
Netice itibarıyla, açıklanan son süt fiyatı sınırlı sayı ile süt ineği yetiştiren köylümüzün yüzünü güldürmekten uzaktır.
Köylünün önüne konan bu bariyerleri kooperatifleşerek, sütü işleyerek süt ürünü olarak satması daha akılcı olduğu gibi, artan maliyetlere karşı da Kooperatifler bir nebze set olacaktır.
Hayvancılığın köylümüz için 7/24 saatlik bir uğraş olması zorluğuna karşı, yılın 12 ayı cebine nakit paranın girdiği de bir gerçektir.
Onlar bu denli ekonomik baskı altınndaysa; ya belirli sezon köyde aşırı girdi zamları altın da tarımsal üretim yapan, parayı sadece görebiliyorsa üretim sezonun da gören köylünün hali nicedir ki?
Rakamlarla yalan söylense de, rakamlar asla yalan söylemezmiş....
Söndürmeyin! Köylümüzün köyün de zar-zor tüttürdüğü fabrika bacalarını söndürmeyin...
1997 yıllın da Paris'in 30 km yakının da yem yeşil bir köyde, sadece çok iyi eğitilmiş ve eğitim sertifikası ellerin de 2 hamarat genç kız kardeşin sahip olduğu, etrafı güllerle donatılı bir hayvancılık işletmesini ziyaret etmiş. Bilgilerine hayran kalmıştım.
Üstelik bu iki kız kardeş hayvancılık alanın da ne bir yüksek okul ne de fakülte okumuşlar. Sadece sevdikleri köylerin de yaşamak için Tarım Bakanlığı'nın açtığı yetiştirici kursu sertifikalarına sahipler.
Ücretlerini kooperatif ve birliklerden alan zooteknist ve veterinerlerin sık ziyaret ederek üreticisini yalnız bırakmayan bir işletme bu...
Aramızda geçen diyaloğu; "biz ve onlar" diye kıyaslayıp derin derin düşünesiniz diye aktarıyorum.
- Mutlu gördüm sizleri, işinizden ve hayatınızdan memnun gibisiniz?
- Tabi ki mutluyuz, işimizden de çok memnunuz. Önce size şunu söylemeliyiz; hayvanları ve köy de yaşamayı çok seviyoruz. Kendimizi onlara adanmış hissediyoruz. Ülkemiz için üretiyoruz bu bize ayrı hâz veriyor. Üstelik çok da iyi kazanıyoruz. Gelecek için birikim de yapıyoruz ve (Gülerek) hatta her hafta Paris'e gidip eğlenecek kadar kazanıyoruz...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.