Mustafa OKUMUŞ
Kavga
Kavga ve insan sözcüğünü oldum-olası yakıştıramam, biribirlerine. Bu sözcük beni çocukluk anılarıma taşır, hep.
Çocukluğumda akranlarımla kavga ettiğimiz olurdu, kimi zaman. Ama bunlar masum ve çocuksuydu. Uzun sürmez, ertesi gün barışırdık.
Oysa kavgayı büyükler arasında görmek çok etkilerdi beni. Günlerce unutamazdım olanları. Koca koca, saçlı-sakallı insanların kavgalarını onlara yakıştıramazdım, bir türlü. Hem de Cuma günleri cami avlusunda.
Yedi-sekiz yaşlarında bir çocuktum. Cuma günleri beni de götürürdü babam, camiye. Camide büyükler arasında namaz kılmak, benim için bir ayrıcalıktı. Büyük bir haz ve huzur duyardım.
Ancak namaz öncesi, yetişkinler arası kavgalara pek anlam veremezdim, o günlerde. Köylü haftalık sorunlarını cumaya taşırdı. Bunlar genelde, sulama düzenine uyumsuzluk, bağ-bahçe zararları, çocuk kavgaları ve alacak-verecek konularında yoğunlaşırdı.
Çocuklar çoktan barıştıkları halde, cuma günleri ebeveynleri camide hesaplaşırlardı. Bir çok uyuşmazlıklar köy ihtiyar heyetince ya da sözü dinlenir kişilerce yatıştırılır ve tatlıya bağlanırdı.
Kimileri ise uzlaşmaz kişilikleriyle işi kavgaya taşırlardı. Çoğu incir çekirdeğini doldurmayan sorunlar nedeniyle, kol kırılır, kafa yarılırdı. Hele birkaç kişi vardı ki, onların bulaştığı her sorun kavgayla sonuçlanırdı. Halk bunlar için “kavga kaşağısı” yakıştırmasını kullanırdı.
O gün pek anlam veremediğim, daha çok duygusallığımda rahatsızlık yaratan nedenleri, şimdi daha mantıksal bir yaklaşımla algılamağa çalışıyorum.
İnsan kuşkusuz, Tanrı’nın en mükemmel donatarak yarattığı bir varlıktır. İnsanın kendini sorgulama, ayrıcalığını algılama, bu konunun mutluluğunu tadabilme duyarsızlığının eğitimsizlikten kaynaklandığını düşünüyorum. Ama onları suçlamıyorum. Veremediğimiz eğitimin sonuçlarını onlardan beklemek gibi bir hakkımızın olduğunu da sanmıyorum. Ne var ki, bu olumsuzlukları hoş görmekte olası değildir.
Kavga uygar insana yakışır mı? kendine saygısı olan kişinin başkalarına da saygılı olması, gerekmez mi? Kavga insan doğasına aykırı düşmez mi ? Dilin yerine eli kullanmak niye? Kişi aynaya nasıl bakarsa kendini öyle görmez mi ?
Kavganın temelinde cehaletin yattığını biliyoruz. Uygar insan kendisi ve çevresiyle barışık yaşar, değil mi? Bunlar sorunlarını bir takım temel değerlere oturtarak, konuşarak çözerler. Olmazsa “adaletin kestiği parmak acımaz” yaklaşımıyla hukuka teslim olurlar. Hak kuvvetlinin anlayışı ile ilkellik çizgisine inmezler. İnmemeleri gerekir değil mi ?
Dün daha çok eğitimsizliğin, bugün ekonomik sıkıntının baskısında kalan insanlar, hep gergin ve tepkilidir. “Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır” Atasözünü gözardı eden , dili iletişimde yeterince kullanamayan bir toplum olduk galiba.
Konuşamıyor-tartışıyoruz, dinlemiyor-dinletemiyoruz, okumuyor-yorumlayamıyoruz, anlamıyor-anlatamıyoruz, araştırmıyor - önyargılara tutsak ediyoruz, kendimizi.
Bu nedenlerle duygusallığımız, bencilliğimiz, ön yargılarımız öne çıkıyor, hep. Bizi çözümden, ortak paydalardan uzaklaştırıyor ve kavga ortamına itiyor, değil mi? Bu ulusun saygın temsilcileri olması gereken, vekillerimizin bile yüce meclisteki kavgalarını onlara yakıştırdığımızı söyleyebilir miyiz?
Kavganın temelinde, hoşgörüsüzlük bağnazlık ve kendi fikirlerimizi başkalarına zorla kabul ettirme, eğilim ve ilkelliği yatar bence.
Nereden bakarsak-bakalım, kavga ve nedenleri, insan olmanın ayrıcalığı ve de onuruyla bağdaştırılamaz. Uygar insandan, akıl ve mantığının önüne, sevgi, hoşgörü gibi erdemleri koyması beklenir elbette.
Aksi halde, insana yakışmayan tüm olumsuzluklar, öfke tepkisine dönüşmez mi? Öfkeyi öne çıkararak, kavgayı başlatmak, kime ne kazandırır ki?
Atalar: “Öfkenin aklı yok, öfkeyle kalkan zararla oturur” derken, kavgayla çözüm ve hak aramanın insana yakışmayan bir olgu olduğunu vurgulamıyorlar mı? Hak güçlünün yaklaşımı kısa vadede kazandırsa bile, uzun vadede kaybettirir, kanımca.
Unutmayalım ki, hak ve çözüm, kavganın değil, sabrın, hoşgörünün, haklılığın ve de adaletin ucundadır, kuşkusuz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.