Ömer IŞIK
Pakistan-taliban-afganistan İlişkileri
Şanghay İşbirliği Örgütü‘ne üye ülkelerin tam ortasında yer alan Afganistan‘a, ABD’nin 2001 yılında işgal hançerini saplamasıyla bozulan bölgedeki dengeler, bir türlü rayına oturtulamadı. Taliban‘ı yanına alarak bölgede elini güçlendirmeye çalışan Rusya’nın, geçtiğimiz günlerde Moskova’da düzenlediği toplantı, pek de istediği şekilde sonuçlanmadı. Ama yine de Ruslar, “İlk adım her zaman önemlidir” ifadesini kullanarak, toplantıdan istenilen sonucun alındığını savunuyorlar. 1979’da işgali başlatarak, Afganistan’ın bu hale düşmesine sebep olan Rusya’nın, bugün ABD’yle savaşan Taliban’ın yanında yer alması yeni proje midir?
1979’da SSCB’nin Afganistan’ı işgali ardından, ülkedeki hassas dengeleri ve yerel aktörleri hesaba katmayan ABD ve müttefiklerinin, 11 Eylül bahanesiyle (Birleşmiş Milletler (BM) ve Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) kararını beklemeden) Afganistan’ı bombalayarak başlattığı dizayn çabası iflas etmiş görünüyor.
17 yıl süren, bir trilyon 200 milyar dolara ve onbinlerce cana mal olan Afganistan savaşında, oğul George W. Bush’un tabiriyle “Afganistan’ın ABD tarafından özgürleştirilmesi”, üç ABD başkanı değişmesine rağmen bir türlü gerçekleştirilmedi.
Rusya’nın öncülüğünde, Moskova’da geçtiğimiz 12 Kasım 2018 de yapılan ve Taliban ile Afganistan hükümeti arasında ilk üst düzey doğrudan görüşmelerin gerçekleştiği toplantıya, ABD, Hindistan, İran, Çin, Pakistan, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan temsilcilerinin davet edilmeleri, Taliban ile Afganistan hükümeti arasındaki görüşme sürecini meşrulaştırmak olarak okunabilir.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Afganistan Özel Temsilcisi Zamir Kabulov ise 12 Kasım’da yaptığı açıklamada Moskova’daki toplantıyı, Afganistan’daki kapsamlı müzakerelerin “ilk adımı” ve “benzersiz” olarak nitelendirdi. Kabulov, aynı açıklamasında, Kabil temsilcilerinin görüşme talebine rağmen, Taliban temsilcilerinin, ABD’nin kontrolünde olduğu iddiasıyla Afgan hükümetiyle görüşmeyi reddettiğini de duyurdu.
Afganistan Taliban’ının üzerinde en etkili isimlerden biri olan Mevlana Semiul Hak, geçtiğimiz haftalarda başkent İslamabad’a yakın Ravalpindi kentinde öldürüldü. Semiul Hak’ın özel güvenlikli bir yerleşim alanı olan Bahria Town‘daki evinin yatak odasında 12 yeriden bıçaklı saldırıya uğramıştır.
1936 yılında Pakistan’ın kuzeybatı eyaleti Hayber Pahtunva’nın küçük bir kasabası Akora Hatak’ta dünyaya gelen 82 yaşındaki hadis alimi Semiul Hak, hadis, fıkıh, tefsir ve İslami ilimlerin farklı alanlarındaki dini eğitimini, hocası ve babası Mevlana Abdul Hak tarafından kurulan Darul Ulum Hakkaniye medresesinde tamamladı.
Hakkaniye medresesi, mezun olduktan sonra kendilerine farklı yol çizerek Taliban hareketine katıldığı hatta bazı mezunlarının lider kadrosunda yer aldığı iddiaları yüzünden, ABD’li üst düzey siyasiler ile Afganistan NATO komutanı tarafından birer terör yuvası olarak tanımlanıyor.
En son Pakistan seçimlerinde İmran Han’ın Pakistan Adalet Hareketi Partisi (PTI) destekleyen Semiul Hak, 19 Temmuz 2018 Çarşamba günü yaptığı bir açıklamayla, ABD’nin Afganistan Talibanı ile görüşme talebine olumlu yaklaşmıştı. Çin’in başkenti Pekin’den yaptığı açıklamayla, Semiul Hak’ın öldürülmesini kınayan Pakistan Başbakanı İmran Han, konunun acilen soruşturulması talimatını verdi.
20 Ekim 2018’de gerçekleştirilen Afganistan seçimlerinden iki gün önce NATO komutanı Scot Miller’in de olduğu bir toplantıda, Taliban lider ve komutanlarını, Pakistan olmadan masaya oturması konusunda önemli mesafe kat eden Kandahar Emniyet Müdürü, ABD’nin “Kara Kutusu” Abdurrazık Açikzey silahlı saldırıda öldürülmüştü. Bu suikastin üzerinden bir ay bile geçmeden, Taliban’ın barış görüşmelerinde etkili olduğu bilinen Mevlana Semiul Hak’ın, evinde öldürülmesi, bu suikastin sıradan bir cinayet olmadığı yönünde kuşkuları arttırdı.
Hakkaniye Medresesinden mezun olduğu söylenen Afganistan’ın İslamabad Büyükelçisi ve Afganistan Cumhurbaşkanı Pakistan Özel Temsilcisi Dr. Ömer Zahilwal’in de aralarında yer aldığı bir heyet tarafından “Afgan Talibanı”nın farklı grupları arasında gerçekleştirilmesi planlanan barış görüşmelerine katılması ve vereceği her kararın kabul edileceği garantisi verilen Semiul Hak’ın öldürülmesinde, toplantı kararlarının etkisi olduğuna inanılıyor.
Adı geçen toplantıda Semiul Hak, üst düzey dini liderler ile Taliban yetkilileri arasında bir toplantı düzenlenmesi gerektiğini ancak ne ABD’nin ne de Pakistan’ın işin içine karıştırılmadan, gizli bir yerde yapılacak bu toplantıda, tarafların birbirlerini anlama çağrısı yapmıştı. Semiul Hak, aynı toplantıda, NATO güçlerinin ülkeden bir an evvel gönderilerek, Afganistan halkının kabul edebileceği özgür bir Afganistan’ın gerekliliğine vurgu yapmıştı.
Taliban ise Mevlana Semiul Hak’a gönderdiği yazılı metinde, ABD ve Hindistan’ın gerçekleştirebileceği herhangi bir saldırıya karşı, Pakistan’ı tüm güçleriyle destekleyeceklerini, gerekirse bu uğurda kendi ülkeleri Afganistan’a rağmen Pakistan için savaşacaklarını ve Afganistan’da İslami bir sistem kuruluncaya kadar cihada devam edeceklerini açıklamışlardı.
2001 yılından itibaren Afganistan’da fiilen askeri varlığı bulunan ABD ve müttefiklerinin, doğrudan temas sağlamakta güçlük çektikleri Taliban’ın, Pakistan tarafından barış masasına oturtulmasında ciddi bir güce sahip Semiul Hak’ın devreden çıkarılması, bölge kaynakları tarafından Pakistan’a karşı yapılmış önemli bir girişim olarak yorumlanıyor.(GASAM)
Ancak daha önce Rusya, daha sonra ABD tarafından savaşla işgal edilen Afganistan’dan istenilen sonuç alınamayınca bu kez Rusya ve ABD masada barış çareleri aramaktadır. Bu barış görüşmelerine Türkiye dahil edilmeyince sonuç alınacağını zannetmiyorum. Zira Türkiye bölgede uzlaştırıcı bir rol oynayabilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.