Abdullah  Şanlıdağ

Abdullah Şanlıdağ

Tek parti dönemine (mi) gidiyoruz?

Malum Cumhuriyet kurulduktan sonra CHP ve İş Bankası da kurulmuş, O gün bugündür CHP, İş Bankası'nın bir kısım hissesini ukdesinde bulundurmaktadır.

Adnan Menderes'in demokrat Partisi kuruluncaya kadar bu ülkede CHP tek başına hükümranlık yaptı. Herhangi bir ilin valisi, aynı zamanda CHP'nin il başkanıydı. Tek parti faşizan, gayri demokratik, düşünce ve inançlara saygısız, özellikle dindar ve mütedeyin kesimi dışlayan bir yapıya sahipti. Mesela bu ülkede Ezanı Muhammedi asli dilinden kopartılarak; 1932'den 1950 yılına kadar Türkçe okutulmuştur. Adnan Menderes'in gelmesiyle bu uygulama son bulmuştur. CHP'nin bu kronik 6 ok ve Kemalizm  dayatması Kemal Kılıçdaroğlu'nun liderliğine kadar devam etti. CHP'nin tek parti ve totaliter, din düşmanı kimliğiyle sittin sene iktidar olamayacağını anlayan Kılıçdaroğlu, CHP'yi dönüştürmeye çalıştı ve kendi tabanının dışındaki seçmenleri de kazanabilmek için helalleşme, özgürlükler ve demokrasi konusunda partinin yelpazesini geniş tuttu. Bunda kısmen de başarılı oldu. Altılı Masa'yı  %48,5 gibi rakamlara taşıdı. Elbette bu sadece Kılıçdaroğlu'nun oyu değildi. Bu ülkede CHP'nin kemikleşmiş oyu %25'i geçmez. Özgür Özel ile de bu oranın değişeceğini zannetmiyorum. Oral Çalışlar, bir makale yazdı ve şöyle dedi: "İktidar zorluklar içinde. Muhalefet ise bu zorluklardan yararlanabilecek bir dinamizm gösteremiyor. Toplumdaki değişim isteği de her geçen gün artıyor."

Oral Çalışlar muhalefetin, iktidarın yorgunluğunu,  ekonominin kötü halini fırsat bilerek daha da güçlenmesi gerekirken bocaladığını söylüyor. Çalışlar Meral Akşener'in masadan kalkıp yeniden oturmasını, yerel seçimlere kendi adaylarıyla gidecek olmasını ve HDP'nin de aynı politikayı izleyecek olmasını, muhalefet açısından tam bir fiyasko olarak yorumluyor. Tabi Çalışlar bununla da kalmıyor. Onun asıl korkusu yerel seçimlerle ilgili. Oral Çalışlar muhalefetin ittifak çatısını dağıtmaması taraftarı. Bu yüzden de "birleşin ve değiştirin" söylemenin devam etmesinden yana.

"Eğer iktidar, muhalefetin elindeki 4-5 büyük şehri kazanırsa, Türk siyasi tarihinde bir devir kapanabilir, yereliyle geneliyle tek partili bir ülkeye dönüşürüz." Diyor.

Biraz değil çok afaki ve zorlayıcı bir tespit olmuş. Demokrasinin tüm kurumları işlediği ve iktidar sandıkla iş başına geldiğine göre, acaba Çalışlar'ın kaygısı nedir? Tek partili CHP döneminde başka bir parti yoktu. Seçimlerde açıktan rey kullanılır, tasnif ise gizli yapılırdı. Şimdi AK Parti iktidar ve onun haricinde onlarca parti var. Seçimlere tüm partiler katılabiliyorlar. AK Parti'yi 22 yıldır iktidara taşıyan ise millet iradesidir. AK Parti zorbalıkla veya diğer partileri seçime sokmayarak, kendisine bu millete zorla seçtiren bir parti değildir. 2024 yılında yapılacak yerel seçimlerde de milletin önüne sandık konacak, demokrasinin tüm kuralları işleyecektir. Her Parti her ilde kendi belediye başkan adayıyla seçime gidebilecek. Ve yine son sözü millet söyleyecektir. Millet kimi istiyorsa onu iktidara getirecek. Şimdi siz kalkıp bunun adını tek parti olarak belirlerseniz,çok partili sisteme ve bu millete hakaret etmiş olursunuz. Ne yani Ak Parti güçlü bir aday belirleyip, CHP'nin elinden; yönetemediği belediyeleri alırsa, Türk siyasi tarihi tek parti dönemine avdet mi etmiş olur? Pes doğrusu. Muhalefetin beceriksizliğini ve millette bir karşılıklarının olmadığını görün. Bu millet, belediyeciliğin ne olduğunu ve gerçek hizmeti Refah Partisi ve Ak Partili belediyeler ile gördü. Sosyal ve kültürel belediyecilik dahi dindar insanların kurduğu partilerle dinamizm kazandı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdullah Şanlıdağ Arşivi