Göksun’umuzun Öğretmeni Ramazan Çetin Dağlı

Göksun Ortaokulunun merdivenlerinde hafta başı ve hafta sonlarında yaptığı konuşmalarında devleşirdi, öğrencilerinin gözünde ve zihninde.

Özenli takım elbisesi, arkaya taranmış briyantinli düz saçlarıyla film aktörlerini anımsatırdı. Yakışıklı bir beyefendi, bir öğretmen, bir müdür.

Göksun’da doğup büyümüş. Tüm öğrencilerinin ailelerini ve kendilerini, kendilerinden de iyi bilirdi.

Yetişmemizde o ünlü merdiven konuşmalarının çok büyük payı vardır. Dev adam, yaptığımız her yanlışı bilirdi. Yaşamı öğretmenlikten ibaretmiş gibi gelirdi bize. Eşi Suna Hanıma ve dünya tatlısı kızı Oya’ya bizden sonra zaman ayırırdı desek yanlış olmaz.

Biz onun öz çocuklarıydık. İdealist öğretmenin idealleriydik.

Bizi ailelerimizin yanlışlarından da korurdu. Okulun en yaramazı Yusuf Tuncer’in yaramazlıklarından dolayı okuldan atılacağı gerekçesiyle, babasını okula çağırır. Müdür odasında oğlunun okuldan atılabileceğini öğrenen baba, sinirlenip oğluna bir tokat atar. Ramazan Bey, Yusuf’un babasının yakasından yapıştığı gibi duvara yaslar,

“Beyefendi, beyefendi, burası benim odam. Kimse burada öğrencime el kaldıramaz,” der. Oğlunu değil, babasını okuldan uzaklaştırır.

Bizi uçan kuştan esen yelden korurdu.

Sinema günlerinde bizi kontrol etmek için sinemaya gelirdi, öğretmen arkadaşlarıyla. Kimbilir nelerden korumak isterdi bizleri…

Okulu bırakıp, kendi kendine okumama kararı alarak Adana’ya kaçan Şefik’i, babasıyla konuşup geri dönmesini sağlayana dek peşini bırakmadı Yıllar sonra Askeri Bandoda görev yapmasına vesile oldu.

Göksun’un kızları çok uslu olduğu için sorun yaratmazlardı. Maraş Kız İlköğretmen okulunu kazandığımızda biz kızlar için çok güzel referans yazdı, bizi araştıran okul için.

Okula problem olan yaramaz erkek öğrencilerdi. Onları adam etmek için çaba sarf ederken okulun hizmetlisi Tuslak Ali’yle hep işbirliği içindeydi. Ramazan Bey okulda değilse, onun kulağı gözü olurdu. Hiç bir şeyi gözden kaçırmak istemezdi. Kaçımadı da zaten. Yaramaz öğrencilerin gözünde asıl müdür aslında Tuslak Ali’ydi. Kimi kez kendini kaybeder müdürü de azarlardı. Ramazan Bey o denli hoşgörülüydü.

Geceleri de erkek öğrencilerin evlerini ziyaret ederdi, Okul Aile Birliğiyle ve bir iki öğretmen arkadaşıyla. Biz ortaokul ikinci sınıftayken kasabaya elektrik geldi. Köylerden okumak için gelen öğrencilerin birlikte tuttukları evlerde elektrik yok diye saat sekizle on arası okulda etüt düzenler, bir öğretmeni de onlara gözetmen tayin ederdi.

Göksun Ortaokulunda okuyan tüm öğrencilerinin yaşamlarına dokundu. Kız öğrencilerin Cumhuriyet Öğretmeni olmalarını sağladı. Erkek öğrencilerin yüksek okullarda okumalarına ve güzel meslek sahibi olmalarında ödenmez emeği var.

Değişik illerde Milli Eğitim Müdür yardımcılığı ve müdürlük yaptı. Milli Eğitim Müfettişliği görevlerinden sonra, Milli Eğitim Bakanlığında İlköğretim Genel Müdürü, Müsteşar Yardımcılığı görevlerinde bulundu. Son görevi Milli Eğitimin en büyük makamlarından olan Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı yaptı. Bu görevlerde mütevaziliğinden ve öğretmen kimliğinden asla ödün vermedi. Daima görevine bağlı, çalışkan, sayılan sevilen, espirili, sempatik, kendisiyle ve çevresiyle barışık saygın bir kişi oldu.

Yıllar sonra Göksun Ortaokulu olarak ilk Öğretmenler Günü toplantımızın şeref konuğu sevgili müdürümüzdü. Gördüğümüzde okulun merdiven başında bıraktığımız gibi bulduk. Grantuvalet giyinmişti. Saçları itinayla arkaya taranmıştı. Biz yaşlarda gözüküyordu. Meğer Merdiven başındaki dev adam çiçeği burnunda genç bir delikanlıymış. Şimdi arkadaşımız, bizlerden biri. Pandemi’ye kadar Ankara’da her 24 Kasımda toplandık. Bizi kırmadı her toplantımıza katıldı. Hatta kimi zaman Bakanlığın kutlama proramlarına davetliyken bile bizi seçti. Tevazusuna ne denli teşekkür etsek azdır.Bakanlıkta şube müdürü Ahmet Firikçi Beyin anlattığına göre Bakanlık, görev yapan üst düzey yöneticilerle ilgili bilgi toplayıp unutulmamalarını sağlayacak bir çalışma için bilgilerini istediğinde,vermeyi kabul etmemiş. Kibirden uzak, halktan biri olduğunu bir kere daha göstermiştir. Bizim onu anma yazımıza izin vermekte bir an bile tereddüt etmedi. Sen çok yaşa öğretmenim, tüm öğrencileriniz saygı,sevgi ve sonsuz minnetle ellerinizden öpüyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fethiye Kutlu Arşivi