Naif Karabatak
Bayrak, Bir Bezdir Ama Her Şeydir
Bir zamanlar “Cumhuriyet Mitingi” tertipleyenlerin ana teması “Bayrak”tı. Sanki bu ülkede vatanını, milletini ve bayrağını seven sadece kendileriydi. Kendileri dışında herkesi “düşman” bile faşist bir kafa yapısına sahiplerdi.
O gün, kendisi gibi düşünmeyenlere karşı, Türk Bayrağını “siyasi malzeme” yapanlar, Lice’de sınıfta kaldı…
Lice’de bayrak indirme olayında, gözüm Ulusalcıları aradı; ne diyeceklerdi çok merak ediyordum.
Doğrusu salt bayrak, flama, arma gibi takıntıları olmayan birisiyim.
Değerlerimize sahiplenirken, onun taşıdığı manayı da bilmek gerekiyor.
Yoksa sıradan bir tarif yapıp, her şeyi anlamsızlaştırabilirsiniz.
Bayrak, nihayetinde bir bez parçasıdır.
Üzerinde baskı vardır, yani boyadır.
Bez parçası olarak tarif edilen bayrağın üzerindeki her işaretin, tarihsel bir anlamı vardır/olmalıdır.
Dıştan baktığında bir bez parçası olan “bayrak” başta olmak üzere milletlerin, ülkelerin veya ideolojilerin yüklediği anlam, onu bez parçası olmaktan çıkarıp, “sahip olunması ve korunması gereken değer” haline dönüştürür.
Bu her millet için böyledir, her ülke için, her ideoloji veya kendisini bir şekilde farklı gören gruplar ve örgütler için de böyledir.
Herkesin bayrağı, sadece kendisi için önemlidir ama başkasının bayrağına önem vermeyen, bayrağa sahip olamaz.
Kendi düşünceme göre savaşta bile düşmanın bayrağı ayaklar altına alınmaz, yerlerde sürünmez, yakılmaz, paçavraya döndürülmez.
Göndere çekilen her bayrak, sadece yasal süresi için indirilir, onu indiren, yerine başka bayrak takmak zorundadır.
***
Elbette Lice’deki bayrak indirme, bu dediklerimi kapsamıyor.
Çünkü orada inen bayrak, bu ülkenin bayrağı…
Türkiye sınırları içinde yaşayan herkesin sahiplenmesi gereken bir değerdir.
Elbet bir bez parçasıdır ama başörtüsü de baştan çıkarıldığında bez parçasıdır, şapka da öyle, herhangi bir kıyafet de…
Şekillere, renklere, resimlere, bayraklara, flamalara, armalara veya herhangi bir logoya anlam katan, sizin ona yüklediğinizle doğrudan ilintilidir.
Bunda inancınız etkilidir, vatanınız, millet sevginiz, tarih bilinciniz ve en önemlisi insan sevginiz çok etkilidir.
Bütün bunlara “saygıyı” da eklediğinizde, başkasının değer verdiğinin, sizin için de bir anlamı olması gerektiğinin farkına varırsınız.
En azından “koruma” ve “hoşgörü” şeklinde…
***
Lice’de indirilen bayrağın, provokasyon amaçlı olarak indirildiğini düşündüğümden, bir bayrağı yok sayma, küçümseme, hor görme, düşman bilme anlamı taşımadığını düşünüyorum.
Ne yazık ki, uzun süredir bu ülkede kandan beslenenler var.
Çözüm süreci, onların bütün ekmeğini kesmeye dönük.
Terör olmayınca “adam” olduğunu göstereceği bir makamları, bir unvanları olmayanlar var.
Terör olunca “muhatap” alındığını düşünen aşağılık kompleksine sahip iğrenç insanlar var.
Terör olunca alacağı oyun hesabını yapanlar var, her ölen insanla artan bir potansiyel…
Terör olunca “adam yerine konulacağını” sananlar halen var ve hep olmaya da devam edecektir.
Bunların bazısı dış ülkelerin piyonudur hep, bazıları içimizdekilerin…
Bayrak, elbet bir bahanedir.
Kimsenin direğe çıkıp, “fethedilen bir alan” gibi bayrak indirmeye teşebbüs edeceğini düşünmek dahi istemiyorum.
Ama mesele barışın sekteye uğratılması ve zaten çözüm sürecinden rahatsız olan, bu konuda hayli hassas davranan kesimin de sokağa dökülmesi…
Yeni bir kan akmasından haz alacakların işi…
Direğe çıkan çocukmuş, gençmiş, yaşlıymış ona bakmıyorum.
Onu direğe çıkaranlar ve zihniyetine baktığınızda barışla uzaktan yakından alakası olmadığı gibi ne Türklere yakın, ne Kürtlere yakın olamayacağını biliyorum.
Dün, “bayrak” açıp, miting yapan ulusalcıların, “Lice’de devlet terörü var” dedikten sonra suspus olmalarına bakıp, duruyorum.
Diyecekleri bir şey yok…
Televizyon ekranında mikrofonu açık unutup, “birkaç kişi ölse de..” diye sadist bir beklentinin içinde olanların insan sevgisiyle dolu olacağını düşünmek mümkün değil.
Yine aynı insanların, daha düne kadar “çözüm” dediğinde sinirleri tepesine çıkıyorken, bugün Lice sevdasına tutulmaları yaman bir çelişkidir.
Bu çelişkiye bayrak olayında kendileri bile şaşırdı.
Çünkü, bu ülkede insan hakkını savunduğunu söyleyenler de, demokrat olduğunu haykıranlar da, her fikre açık olduğunu söyleyenler de ikiyüzlülüğüyle yıllardır gündemimizi meşgul ediyor.
Öyle olmasaydı, sırf kendi siyasi gelecekleri adına, ülkeyi kargaşaya sürüklemek için “kutsal ittifak” yapmazlardı.
Kanlarına işleyen ihanetle kimseye insan ve memleket sevgisi aşılamaya kalkmasınlar.
Herkes, kimin ne olduğunu iyi biliyor…
Tweetimden seçmeler
Sokağa çıkanla, sokağa çağıran aynı kafa yapısındadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.