Naif Karabatak
Bir başkası yönetsin, ne olacak ki?
İnsanlar kendi partilerine kızdıklarında, “bir ders verme” adına, düşündüğün tam zıddı bir düşünceye sahip adayları desteklerler. Bir süre sonra, kendi yaşadıkları yeri, kendileri gibi düşünmeyen, kendileri gibi yaşamayan, kendileri gibi kaygısı, korkusu ve sevdası olmayan insanlar yönetir ya da yönettiği sanılır.
Ne olacak ki, diyen çok oluyor, hatta şimdi bile duyar gibiyim.
Aslında oluyor…
Hem de çok şeyler oluyor; biz farkına olmadan…
Eskiden seçimle göreve gelenler sembolik de olsa ‘parti rozeti’ni çıkarır, görevi boyunca ‘tarafsız’ hizmet edeceğini, o şehirde yaşayan herkes için çalışacaklarını söylerlerdi. Bu o zaman da ütopikti, halen de ütopik.
İnsanın olduğu yerde ‘tarafsızlık’ boş bir hayalden öte bir şey değildir. Olması gerekir ama ne yazık ki olmuyor.
Hem zaten konumuz da tarafsızlık değil; “Bir başkası yönetsin, ne olacak ki?” anlayışıdır.
Neler olacak veya neler oluyor anlatayım.
Ali ile Veli’nin bir kurumu veya bir şehri yönetmesi arasında fark vardır. Ali, kendi bilgisi, görgüsü, kapasitesi ve dünya görüşüne göre yönetir. Veli de aynı şekilde kendi bilgisi, görgüsü, kapasitesi ve dünya görüşüne göre yönetir.
İnsanların ihtiyaçları, beklentileri, hatta beklemedikleri güzel hizmetleri Ali kendine göre, Veli de kendine göre karşılar.
Ama bu arada bir şeyler olur.
Ali, kendi dünya görüşüne göre şehrin dokusunu, kimliğini, değerlerini değiştirmeye başlar. Hem de ufaktan ufağa. Öyle ki, hiç kimse bunu fark etmez bile, ta ki değişim, dönüşüm hissedilene kadar. İşte o zaman anlarsınız ki/anlarız ki, o şehir, sizin şehriniz olmaktan çok öte bir şeyler olmuş.
Bunun en basit örneği sokak isimleridir.
Parklara verilen isimlerdir.
Caddelerin taşıdığı isimlerdir.
Camilerin, kültür merkezlerinin, sinemaların, tiyatroların, çocuk oyun ve etkinlik alanlarının…
Liste o kadar uzun ki, hangisinin ne zaman değiştiğini bile bilmeniz mümkün değil.
Değişen bir isim ne olacak ki, diye soranlar olur, hatta şu anda bile oluyor.
Aslında çok şey olur.
Değişen, değiştirilmek istenen eften püften isim değilse orada durup düşünmek lazım.
Mesela İslami kaygıyla değişen ile İslami kaygıyla değiştirenlere dikkat etmek lazım. Kim neyi silmeye çalışıyor, kim neyi yeniden yazmaya çalışıyor diye…
Bana göre bir şehri yönetenin en önemli iki özelliği ‘yöneten’ olması ve ‘ufkunun açık’ bulunmasıdır. Gerisi çok kolaydır.
Benim bir şehri falanca görüşteki idareci yönetsin, filanca görüşteki idareci yönetsin diye bir kaygım yok ama göreve gelenlerin böyle bir kaygısı ve seçenlerin de öyle bir beklentisi olduğundan, benim düşüncem hayalde kalıyor.
Bir şehirde herkes yaşıyor; her görüşten, her inançtan insan var. Dolayısıyla da yönetenlerin, bir görüşe göre değil, her görüşe göre çalışması, hizmet üretmesi gerekir. Herkesin ibadet yeri, kendisine göre kutsaldır. Şehri yönetenler, bir kesimin ibadet yerine değil, her kesimin ibadet yerine önem göstermesi beklenir.
Bütün bunlar olması gereken ama bir de olanlar var.
Kendi görüşüne uygun hizmet edenler, ‘partizanca’ davranmakla suçlanır. Çünkü aslında sadece kendi görüşüne, kendine oy veren kesime hizmet ürettiği aşikârdır.
Diğerinde ise doku bozulması söz konusudur.
Bir şehrin hafızasını silmeye çalışmak, bir şehrin anılarını yok etmeye uğraşmak, bir şehre yapılabilecek en büyük kötülüktür.
Ota böceğe kendi ‘liderinin’ ya da putlaştırdıklarının adını vererek, her şeyi değersileştirdiklerinin farkında olmadıklarını düşünmüyorum.
Bir yere bir isim verilecekse, o isim orayı hak etmeli. Orası da o ismi hak etmeli. Değilse her ikisi de boşa çabadır. Sırf orayla özdeşleşen bir ismi silmek için kimsenin korkudan ‘hayır’ diyemeyeceği ‘putlaştırılan’ isimler vermek, gizliden gizliye bir şehrin hafızasını silmektir, bir şehrin anılarını yok etmektir.
Yaşadığınız yere bakarken, dikkatli bakın; neler değişiyor, neler değiştirilmeye çalışılıyor ve aslında neler yapılmak isteniyor.
Hafızası silinen bir şehir, anıları kaybedilen bir şehir, hasta bir şehirdir, hem de ümitsiz bir hasta.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.