Naif Karabatak
BİR GÜNEŞ MOTEL OLAYI ÖYKÜNMESİ
Güneş Motel olayı olduğunda henüz 13 yaşındaydım. Dolayısıyla o yaşta ve o zamanda siyasetle ilgileniyor olmam düşünülemezdi, Güneş Motel olayıyla ilgili bir analizim de söz konusu olmazdı. Tabii ki, olayın şahidi olmasaydım…
1977 yılında merhum Şevket amcanın yanında terzi çıraklığı yapıyor, aynı zamanda da okula gidiyordum.
Komşumuz Hüseyin (soyadı bende kalsın) amca takım elbisesi, pardösüsü ve elinde bont çantasıyla geldi. Şevket amcayla konuştu, sonra karşıda bir kasap vardı onunla, sonra bir çaycıyla ve sonra da bizim terzide biraz soluklanıp, otobüs saatinin gelmesini bekledi. Bir çay söyledik, içti ve sonra Ankara’ya doğru yola çıktı…
Hüseyin amca bizim memleketin bir ilçesinde doğmuş, orada da uzun süre “sol cenahta” siyaset yapmıştı. Hatırı sayılır birisiydi, sözü dinlenirdi.
O zaman insanlar bir ilden bir ile “gezmeye” gitmezdi, hele hele başkente hiç kimse “gezmeye” gitmezdi. Çok önemli bir işi olmalı, bir tayin, bir terfi ya da başka şey…
Tabii benim aklıma “milletvekili satın alma” gelmedi, gelmesi de zaten mümkün değildi ama Hüseyin amca çantayı göz ucuyla göstererek, “Birkaç vekil satın alıp geleceğiz” dediğine kulak misafiri olmuş ama çözememiştim. Çantanın içinde “toplama para” olacağı ise hiç aklıma gelmezdi. Doğrusu çözmek için dinlediğimi de sanmıyordum, ta ki büyüyene kadar…
Siyasetin en iğrenç yönü, milletin iradesini parayla almak veya satmaktır.
Bu, seçmene para verirken de böyle, seçmenin seçtiklerini pazarlarken de böyledir.
Ancak Güneş Motel olayıyla CHP’nin 15 milletvekilini pazarlaması olayı farklıdır. Aynıymış gibi sunulanlara gülüp geçiyorum.
Biraz anlatayım…
Güneş Motel olayı 1977 seçimlerinden hemen sonra oldu…
1977 seçimlerinde CHP 213 milletvekili kazanmış, ancak güvenoyu almak için gerekli olan 227 rakamını bulamayınca AP, MSP ve MHP’yle 2’inci Milliyetçi Cephe hükümeti kurulmuştu. CHP, bu hükümeti, Güneş Motel olayıyla yıktı. Güneş Motel, İstanbul Florya’da, İstanbul Belediyesine aitti ve o tarihte de İstanbul Belediye Başkanı CHP’li Aytekin Kotil’di. 12 vekille görüşme bu otelde bizzat merhum Ecevit tarafından yapılmış ve 12 vekil ikna(!) edilmişti.
12 eski AP'li (Tuncay Mataracı, Şerafettin Elçi, Mete Tan, Hilmi İşgüzar, Orhan Alp, Fethi Acar, Mehmet Oğuz Atalay, Cemalettin İnkaya, Ali Rıza Septioğlu, Enver Akova, Ahmet Karaaslan ve Güneş Öngüt) CHP’ye geçti ve 12’sine “bakanlık” teklif edildi, bunlardan Mehmet Oğuz Atalay bakanlık teklifini kabul etmedi ve bu olay tarihe önce 12’ler, sonra da 11’ler olarak geçti. MC hükümeti, 31 Aralık 1977 tarihinde verilen gensoruyla düşürüldü…
***
Bu olayla CHP’nin 15 milletvekili satışını benzetenler yanılıyor…
Belki biraz benzerlik var ama aradaki fark çok uçuk ve çok daha yüz kızartıcı…
Güneş Motel olayında, CHP önemli bir oy elde etmiş, seçimden birinci çıkmış, ancak güvenoyu alamamıştı. Merhum Bülent Ecevit’in “hak ettiğine” inandığı hükümeti kurmak için “düşük karakterli” vekil arayışını çok da yadırgamamak gerekir. Suç aslında onları seçendeydi ya neyse…
CHP’nin satılığa çıkardığı 15 vekilde ise böyle bir durum söz konusu bile değil.
24 Haziran’da yapılacak seçime “15 Temmuzdan sonra başbakan olacağını” söyleyen Meral Akşener’in İP’i de giriyor. Yani hiç kimseye bir destek söz konusu değil, kol kanat germek veya bir mağduriyete son vermek ya da ne bileyim demokrasinin düzgün işlemesine katkı sağlamak gibi bir durum ortada yok. Zaten iki ay sonra seçim var. Seçime giren, sonucunu da hesaplar.
Sonra cumhurbaşkanlığı adaylığı için bireysel adaylıkta yüz bin imza, milletvekili teklifiyle gerçekleşecek adaylıkta ise 20 vekilin imzası yeterli.
“15 Temmuzdan sonra başbakanlığı garantileyen” Akşener’e CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bir güzellik yapmak isteseydi, 20 vekil imzasıyla onu aday gösterebilirdi, yapmadı…
Çünkü emir böyle gelmemişti…
Uzun süredir Türkiye’de “muhalif kanadı” elinde bir oyuncak gibi kumanda eden FETÖ’nün tek amacı Recep Tayyip Erdoğan’sız bir yönetimdir. Sonucu ne olursa olsun, ülkeyi iç savaşa sokma da olsa tek hedef bu. Gezi olaylarında ve sonrasında denenen bir kaç girişimde amaç iç karışıklık çıkararak, Erdoğan’ı uzaklaştırmanın yolunu bulmaktı.
15 Temmuz hain darbe girişiminde emeline ulaşamayan ve büyük bir kesimi içeride olan Fetö, bunun öcünü, Türkiye’nin tamamının katledilmesi karşılığında olsa bile alacak kadar gözü dönmüştür.
Seçimlerin 24 Haziran’da yapılmasının asıl amacı, bu gözü dönmüşlüğün görülmesidir.
Tabii ki herkes durduğu yerde görevini yapıyor. Bu süreçte 15 vekile de “satılmak” kaldı. Birine almak, birine de satmak; hem alan razı, satan razı…
Unutulan ise bu milletin kimin nerede durduğunu çok iyi bildiği ve her seferinde de bunu unutmayarak sandığa gittiğidir. 24 Haziran’ın bundan farklı olacağını sananların İP’iyle kuyuya inenler bir kez daha yanılacak.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.