Naif Karabatak
Bütün Kişisel Gelişimcileri Bir Çukura Dolduracaksın!
Yazının başlığına bakıp, kendisini yıllarca geliştirmek için uğraş veren ve bunu bütün topluma yaymak için çaba harcayan Kişisel Gelişim Uzmanlarının kızdıracağımı ve şimşekleri üzerime çekeceğimi biliyorum.
Kızmayın, gülümseyin ve mutlu olun!
***
Hikâyeyi bilirsiniz, adamın köpeği kaybolmuş.
Çok sevdiği dostunu kaybeden adam bulmak için uğraşmış durmuş.
Şehrin altını üstüne getiren adama birisi akıl vermiş; yahu o kadar seviyorsun, bari bir gazeteye ilan ver diye…
Adam önce mantıklı bulmuş ama sonra “İyi de benim köpek okuma bilmez ki!” diye umutsuzca cevap vermiş…
***
Oysa okuyan olacaktı ve o köpek bulunacaktı…
Bu fıkra elbet zaten fıkra gibi paylaşımlar da Kişisel Gelişim Uzmanlarında çok var, istemediğiniz kadar.
Mutlu olmak çok kolay onlara göre…
Toplum içinde iyi bir yaşam sürmenin anahtarı elinizde, açsanıza kapıyı…
Hırsızlık yok burada…
Aldatan yok, hile ve dalaverede bulunan yok.
Kötülük besleyen, tuzak kuran, gölge gibi takip eden, her lafının altında başka şey arayan yok.
Herkes sadık, herkes hoşgörülü, herkes vefalı ve herkes bir diğerine saygılı…
Emeğinin karşılığını alıyorsun, kimsenin hakkını yemiyorsun, hatta üstüne bahşiş ve güler bir yüzle yürekleri yumuşatıyorsun.
Bütün işi gücü bırakıp, kapı kapı dolaşıp iyilikte bulunuyorsun.
Ne yol bekleyen kalıyor, ne bir parça ekmeğe hasret.
Evlat acısı çeken de, anne baba özlemiyle yanıp tutuşan da mutlu burada.
Herkes bir birini ismiyle biliyor, saygı ifadelerini kullanmaktan çekinmiyor ve asla kötü söz söyleyen bulunmuyor.
Başarıyorsun…
Bir hedef belirliyorsun, çalışıyorsun, çabalıyorsun ve başarıyorsun.
Önüne engel koyan yok, çelme atan yok, siyasi hırsıyla sağa sola sataşan yok.
Sen yeter ki güzel düşün, güzel bak, güzel gör…
Her şey tozpembe oluyor birden bire ve her yer sevgi doluyor…
Gülümseyin, başardınız işte…
Mutlu olun, borçlarınız ödenir.
Alacaklarınız tahsil edilir, kuruşu kuruluna, hatta üstüne üstüne…
Azla yetinin, lüks yaşayın, mutlu olun.
Mutluluk elinizde aslında; bir kelebek gibidir mutluluk. Ne onu sıkacaksınız, ne fazla gevşek bırakacaksınız. Avucunuzu sıktığınızda kelebeği, yani mutluluğunuzu öldürebilirsiniz. Çok gevşek bıraktığınızda kelebek uçuverir, yani mutluluğu elinizden kaçırırsınız.
Ne kadar güzel her şey…
Oysa kişisel gelişimcilerin hesaplamadıkları var.
Bu dünya çok iyi bir dünya değil.
İnsanlar çok iyi değil.
Herkes sizin gibi düşünmüyor, herkes olaylara aynı bakmıyor, herkes okuma yazma bilmiyor, ilan verdiğin gazeteyi okuyamayan çok sayıda insan kılığına girenler var.
Ve böyle bir dünyada ne kadar çalışırsan çalış, ne kadar bilgi ve birikime sahip olursan ol, ne kadar dirsek çürütürsen çürüt, eğer “birilerini memnun etmiyorsan” bir makama gelme şansına sahip değilsin.
Bir dayın yoksa elinden tutup, seni bir yerlere çıkaran bulunmuyorsa ağzından kuş tutsan, hayallerini gerçekleştirmeye güç yetiremezsin.
İyi resim yapan olsan da, çok güzel edebi cümleleri bir biri ardına dizsen de, üfürsen de tüm müzik aletlerine, akustik sesler çıkarsan tencereden, tavadan…
Her rolün adamı olsan, ne sanattan anlasan, çok dil bilsen, çok gezip, çok yer görsen…
İyi bir yönetici olsan, çok iyi proje çizsen, hatta uygulasan, hatta tanıtsan, satışa hazır hale getirsen…
Önce taviz vereceksin…
Köprüden geçene kadar “dayı” diyeceğin ayılara tebessüm edip, hatta “ne kadar da yakışıklısın” diye yağ yakacak, el sallayacaksın, çocuklar gibi şen bir şekilde…
Büyük makamlara talipsen önce icazet alacağın kişilere şirin görüneceksin.
Şirinlik yapacaksın, soytarı gibi kıvıracaksın…
Sonra da “alnımın akıyla bu makama geldim” diye sevineceksin.
Hak eden, hakkını alıyor diye kendi kendini kandıracaksın.
Belki “halk beni istiyor” diye afra, tafra bile yapacaksın, “birilerinin atadığını” bilerek…
Ahhh kişisel gelişim uzmanları ahh!
Sizin anlattıklarınızda neden Polyanna kokusunu hissediyorum, neden Kırmızı Başlıklı Kızı söylüyorsunuz da “dişini bileyen kurt”tan haber vermiyorsunuz?
Tavuk suyuna çorba oluyor da, domates çorbanın lezzeti yabana mı atılıyor?
Neden gece yarısında eve dönmeliyiz, sihri bozan nedir, bizi olduğumuz gibi gösteren maskeler icat edilmiyor?
Biliyor musunuz, aslında bir çaresi var…
Bütün kişisel uzmanlarını toplayacaksın, bir çukura atacaksın ve “mutlu olun, gülümseyin, 333 deyin” deyip, bir başlarına bırakacaksın!
Çok mu kızdınız bana, kızmayın, mutlu olun!
Tweetimden seçmeler
Savunduğunuz değerler, yaptığınız eylemler ve söylediğiniz sözlerle çelişiyorsa, sorun o değerlerde değil, yanlış algılamanızdadır!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.