Naif Karabatak
Büyüyünce Ünlü Olacağım!
Çocukların geleceğe dair planları projeleri olmasa da, gönüllerinden geçen “günübirlik” hayallerinin olmasından daha doğalı olamaz. Kimi doktor olmak ister, kimi mühendis.
Avukat olmak isteyeninden, siyasette başarı yakalamayı uman da vardır. Hatta başbakan veya cumhurbaşkanı olacağını söyleyenler bile çıkar.
Güzel hayaller elbet…
Gaziantep’teki gibi hain eller bombanın tetiğine dokunmadığında, çalışmayla elde edilecek başarılardır.
Hayaller, genellikle çevrenin etkisiyle şekillenir.
Doktor olmak isteyenlerin “mustarip” hastasının olması gibi…
Polis olmak isteyenler, belki de güvenliği sağlamaya dönük hayallerin peşindedir.
Asker olmak isteyenlerin yakınlarını teröre kurban verdiğini de düşünebilirsiniz.
Belki de hiçbir sebep yoktur, “maaşı iyi” diye çevre etkisinin faktörü vardır.
Anlatılan olaylar, gazete haberleri, magazin sayfaları, televizyondaki programlar, dizler ve haberler çocukların hayalini şekillendiren “dış etken” olarak bilinir.
Doğrusu herkes somut bir hayalin peşindedir.
Örneği olan hayallerdir.
Astronot olmak istese dahi, izlediği bir filmden veya başarı yakalanan bir anlatımdan etkilenerek kurduğu hayaldir.
Çocukların güzel hayalleri var.
Büyüklerinin başaramadığını başarma azminde olanlar var.
Köyündeki okula “tuvalet” yapacak akıl ve ferasete sahip olamayan büyüklerine inat, büyüyünce tuvalet yapacağını söyleyen çocuklara bile rastlıyoruz.
Mahallesine park yapmayı düşünemeyenlere karşın, “belediye başkanı” olmayı düşleyenler de var.
Bunun gibi görevini yapmayan vali gören çocuklar, “iyi bir vali” olmak için ilmik ilmik hayallerini örer durur. Her gece vatandaş olarak yatsa da, vali olarak kalkması içten bile değildir.
Büyük hayallerin olması, çocukları kamçılama adına hoş bir şey.
Hayaliniz küçük olduğunda, ufak şeylerle yetindirenlerden farkınız kalmaz.
Özgürlüğü bile gıdım gıdım verirlerse ses etmezsiniz.
Bir adım ötesini hesaplayamadığınız için gündemdeki konuyu tartışır, daha sonra size normal gelecek konularda kafa yorma gereği duymazsınız.
Ne mahallenizi farklı bir mahalle yapacak yüreğiniz olur, ne şehri farklı bir şehir, ne de ülkeyi farklı bir ülke…
Bunun için hayallerinizin olması lazım, hayaliniz varsa, çabanızın da olması lazım.
Hayal kurmak hoştur ama bir kenarda oturmanın, hayalinize ulaşma adına zerre kadar size faydası da yoktur.
Çocukların “büyüyünce ne olmak istersiniz?” sorusunun karşılığında verdikleri cevap, genellikle “örneği olan” mesleklere dönüktür.
Meslek olmayanın söylenmesinin esbab-ı mucibesine takıldım aslında…
***
AK Parti Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner’in hemşerilerine verdiği iftar yemeğinde iki kız çocuğuna “büyüyünce ne olacaksınız?” diye sorduğu sorunun cevabı ne doktordu, ne mühendis, ne de siyasetçi…
İki kız çocuğu “ünlü olacağız” dediler…
Merak ettim elbet…
Kenara çekip konuştum.
Yağmur ve Yıldız isimli kız çocukları “ünlü” olmak istiyorlardı ama “meslek” belirtmiyorlardı.
“Sanatçı” olma gibi bir seçenek üzerinde durmadılar…
“Artist olacağım” demediler…
Her akşam ailece kanaldan kanala koşuşturma yaşadıkları dizilerde ki oyunculara hayranlık besleyip, “dizi oyuncusu olacağız” da demediler.
Ne ünlü bir müzisyen, ne ünlü bir ressam olma gibi dertleri de yoktu, beklentileri de…
Onlar sadece ama sadece “ünlü” olmak istiyorlardı.
Belki de “reklamın iyisi kötüsü olmaz” diye yapılan ucubeliklere kafayı takmış, ünlü olmanın yolunu bulabileceklerini hayal ediyorlardı.
Ülkemizde bu zor da değildi.
Örnekleri çoktu.
Nasılsa “kısa süreli ünlü” olanların akıbetinin ne olduğunu sorgulayan da pek yoktu.
Öyle bir ülkede yaşıyorduk ki, kötü şey yapsan da ünlü oluyordun, iyi şey yapsan da…
Hatta kötüyü yapanların el üzerinde tutulduğu bir ülkede yaşıyorduk.
Darbe yapmakla suçlananları mahkeme kapısında alkışlarla karşılayan da vardı, terör örgütü üyelerine can ciğer kuzu sarması olan da…
Her fırsatta eğitimi eleştirenler, televizyonlardaki dizileri sorgulayanlar bir kez de bu yönüyle baksa sanırım iyi olur.
Çocuklarımız okumaya okumaya hayal kurmayı bile unutmuş.
Müfredatın içeriğinde boğulan çocuklar, ne oyun oynuyor, ne kitap okuyor.
Varsa yoksa sanal yaşamda, renkli hayatların hayalini kurmaktan öteye gitmiyor.
Ünlü olunca ailesinin yoksulluğu da gidecek, kardeşlerinin muhtaçlığı da…
Belki yaşadığı yere katkısı bile olacak.
O ünlü olacak, herkes ondan bahsedecek.
Ne olması önemli değil, ünlü olması önemli.
Hele bir ünlü olsun, gerisi nasılsa gelir…
Twitimden seçmeler
Türkiye'de terörün “bizdeni” olmadığında, kim olursa olsun cinayet işleyene “katil” dediğimizde, doğuştan kazanılmış hakların “ulufe” olmadığına da inandığımızda bugünden daha güzel günlere doğru yol alabiliriz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.