Naif Karabatak
Deniz Gezmiş Üzerinden Siyaset Günü
Bugün Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idam edilerek öldürülmesinin yıldönümü. 43 yıl önce idam edilen Gezmiş ve arkadaşları için sonuçlanmamış bir tartışma hiç eksilmedi.
Neredeyse bütün sol örgütlerin hemfikir olduğu konu, Deniz Gezmiş’in devrimciliğin ülkemizdeki bayraklaşan ismi olduğudur. Bin parçaya bölünseler de, küçük küçük örgüt olsalar da bugün hepsi Deniz Gezmiş’i anacak, idam edenler suçlanacak…
Ve bu arada Türkiye Büyük Millet Meclisinde idam için “evet” oyu kullananlar da suçlamalardan nasibini alacak.
Sağ kesim, “Deniz Gezmiş ve arkadaşlarına idam cezası veren CHP’lilerdi” diyecek.
CHP’liler ise çarşaf çarşaf liste yayınlayacaklar, “idam cezasına evet oyu kullananlar AP, MHP, GP, YTP’ye mensup milletvekilleridir” diyecekler…
TBMM tutanakları da her iki tarafı da onaylayacak.
Çünkü her iki kesimin de atladığı “ince” bir nokta var.
İşte bu yazımda hep gözden kaçan, gözden kaçırılmaya çalışılan, adeta gizlenmek istenen o ince noktaya dikkat çekeceğim.
Ancak önce Deniz Gezmiş’in yakalanmasına bakalım…
12 Mart darbesinden hemen sonra, bindiği motosikleti bozulunca yakalanan Deniz Gezmiş, 16 Mart 1971 tarihinde Sivas’ın Germenek ilçesinde yakalanmıştı.
Darbeci bir mahkeme tarafından idam cezasına çarptırılan Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam kararının uygulanması için TBMM’de senato tarafından onaylanması gerekiyordu.
İsmet İnönü “siyasi suçlar idamla cezalandırılmamalıdır” diyerek Bülent Ecevit ile birlikte oylamada ret oyu kullanmış, Adalet Partisi Genel Başkanı Süleyman Demirel ise infazdan yana oy kullanmıştı.
Demirel, yıllar sonra o kararı için “soğuk savaşın talihsiz olaylarından biri” yorumunu yapmıştı ve bu doğruydu.
Çünkü, ülkemizde “soğuk savaş” hiç bitmedi.
Hep savaşacak birilerini buldular ve hep kendisi gibi düşünmeyenleri, kendisi gibi giyinmeyenleri, kendisi gibi konuşmayanları ve kendisi gibi inanmayanları suçlu gördüler.
Bunun sonucu olarak da 12 Eylül darbesi, yeni suçlular bulmakta gecikmedi.
Ve hep “öteki” olan yığınlar olarak yaşamımızı sürdürdük.
Bu konu uzun, biz gelelim oylamaya…
TBMM, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının TCK’nın 146-1 maddesi uyarınca verilen idam cezasının uygulanıp uygulanmaması yönünde görüş bildirmesi gerekiyordu ki, infaz gerçekleşsin.
O tarihte mecliste üye sayısı 450’ydi. 9 açık üyelik bulunuyordu ve üye tam sayısı 441’di.
Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam edilmesi oylamasına 323 vekil katılmıştı.
İdam cezasına “evet” diyenlerin sayısı 273, reddedenleri sayısı ise 48’di…
2 kişinin çekimser kaldığı oylama açık yapıldığından kimin nasıl oy kullandığı belliydi.
Oylamada sağ partilerin neredeyse tamamının “evet” oyu kullandığı görülüyor ve bu gerçekten de çok üzücü bir durum.
Ama oylamada “evet” diyen CHP’liler de var…
273 evet oyundan 27’si CHP’li…
Elbette diyeceksiniz ki, 246 nerde, 27 nerde?
Ama işte gizlenmek istenen de tam burada…
Oylamaya katılmayan tam tamına 118 vekil var.
CHP, idam cezasının onaylanmaması konusunda çok samimi olduğu, İsmet İnönü’nün sözlerinden anlaşılıyor.
O zaman, sonuna kadar kararın çıkmaması için uğraşması beklenir.
Ama öyle olmuyor.
Adeta “idam cezası onaylansın” dengesi kuruluyor.
CHP’den 27 kişi “idam onaylansın” derken, dengeyi tutturmak için “oylamaya katılmayanlar”a hiç bakılmıyor.
Oylamaya katılmayan 118 üyenin 67’si CHP’li…
Doğrusu CHP, bütün vekilleriyle “hayır” oyu verse de Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını kurtarmaya sandalye sayısı yetmiyordu.
Ama bir niyet varsa bir çaba da olmalıydı.
İşte CHP, bu çabadan kaçtı.
Hem taraftar olmadığı idam kararına tam 27 “evet” oyu verdi, hem de tam 67 vekil genel kurula girmeyerek, idam kararının rahat geçmesine neden oldu.
Ve o günden bu yana özellikle CHP ve ona yakın görüşler, idam cezasında CHP’nin ret oyu verdiğini üstüne basa basa söylüyor.
Oysa gerçek, hem oy verdiği, hem idam kararının onaylanmasını engelleyecek sayısal çoğunluğu riske atmamak için genel kurula girmediğidir.
Aksini iddia eden, farklı rakamlarla beni yalanlamasını bekliyorum.
Ama şu notu da düşeyim; oylamayı sadece CHP açısından değerlendirdim. Meclisteki Türkiye İşçi Partisi ve Güven Partisini dahil etmedim. Çünkü bu iki partiden de “evet” oyu veren “sol partiye mensup milletvekili” vardı.
***
İdam cezasına genel olarak karşı birisiyim.
Bu nedenle Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam kararını doğru bulmam asla mümkün değil.
Hele hele yasal bile olmayan darbe mahkemesinin idam kararının “yerinde” olduğuna inanmam asla mümkün değil.
Bunu benim gibi bütün sol partiler de, sağ partiler de biliyor.
Ama buna rağmen Deniz Gezmiş üzerinden siyaset yapma alışkanlığı bir türlü bitmiyor.
Üstelik de bütün darbelere çanak tutan, avukatlığını yapan, “nerede, adresini verin, üye olacağım” diye darbeye hazırlanan bir terör örgütünü soran, üstüne de yine darbeye kalkışan paralel bir örgütle seçim ittifakı yapanlar söylüyor…
Güler misin, ağlar mısın?
Tweetimden seçmeler
Ergenekon soruşturmasında, Çevik Bir ve 7 kişiye “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan takipsizlik kararı verilmiş, yersen!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.