Naif Karabatak
Gerici Taleplerle İlerici Olunmaz!
Taksim’de başlayan ve yurdun birçok yerinde terör olaylarına dönüşen Gezi Parkı direnişi, “ilericilik” olarak sunuldu. Halkın demokratik tepkisiydi, baskılara karşı çıkmaydı, hükümetin “yaparım, ederim” türü tavrına tepkiydi. Şiddet hariç, diğer bütün eylemleri desteklediğimi belirtmiştim.
Dışarıdan bakınca “bu insanlar ne kadar özgürlüklerine düşkün, ne kadar ülkelerinin gelişmesini istiyor, ne kadar modern” diyebileceğiniz gibi şiddetleri nedeniyle de “bu insanlar terör kampında mı eğitildi?” diye sormak aklınıza gelir.
Ama hepsi sanal…
Çünkü ortada ilerici bir talep yok, gelişmenin önünü tıkamaya dönük, “küçük olsun, benim olsun” talepleri var.
Zira büyümeyen Türkiye, onlar için kolay kullanılan Türkiye olacaktır…
Bugüne dek ülkeyi bir adım ileri götürmemelerinin nedeni de buydu.
Her darbe döneminde asıl amaçlanan iktidarın kırmızıçizgi dışına çıkmasıydı belki ama asıl, “ülkede ve dünyada istikrar” istenmemesiydi.
Hep uğraşacak bir şeylerimiz olmalıydı. Kan akmalı, asker operasyon yapmalı, bütçe terörle mücadeleye harcanmalıydı. Bütçenin büyük bir bölümü dağları bombalamaya harcanacağından yatırım kısıtlanmalı, eğitime önem verilmemeli, sağlık aksatılmalı, dünyayla yarışacak dev yatırımların adı dahi anılmamalıydı. Belki de darbelere zemin hazırlayan Beyaz Kuvvetler bu nedenle piyasadaydı, bu nedenle terörü organize etmişti.
Eyleme katılanlara bakıp, taleplerini göz önüne aldığınızda şok olabilirsiniz.
Oysa bunun için o kadar okumanıza gerek yok. Sanatın her dalıyla ilgilenmeniz de gereksiz. Başarılı olmanız, ünlü olmanız, hayran kitlenizin çok olması da bir anlam ifade etmiyor.
Türkiye’nin en küçük bir köyünde yaşayan bakkal amca, o köyde yeni bir bakkal açılmasını istemez. Çünkü kendi gelirinin düşme ihtimali vardır. Bu kesin değildir ama onun anlayışına göre yüzde elli bir azalma olacaktır. Farklı şekilde bir sunum aklına gelmez, yarışmayı düşünemez, rekabetin kurallarını bilmez. O, oturduğu yerde kazanmayı bilmiştir. Malını getirmiştir, köylüler de mecburen almıştır. Bu düzeneğe çomak sokmak ihanettir.
Ve o köy hiç gelişmez.
İnsanlar yeni ürünlerden haberdar olmaz, farklı lezzetleri tadamaz, farklı giyinemez, hayatı kolaylaştıran ürünleri kullanamazlar. Şehre indiklerinde görüp alma şansları vardır.
Şimdi köyü, Türkiye olarak düşünün…
Türkiye, birçok yabancı ülkeyi kıskandıracak yatırımlara hazırlanıyor.
Bunlardan birisi üçüncü köprü…
Diğeri üçüncü ama çok büyük havaalanı…
Bir diğeriyse İngiltere’yi bile telaşlandıran Kanal İstanbul Projesi…
Devasa yatırım, İstanbul’u büyük bir Venedik yapacak proje…
Hayali bile güzel olan projeyi, bugüne dek hiçbir iktidarın düşlediğini bile düşünmüyorum.
Aslında bu üç projenin Taksim Gezi Parkındaki ağaçların taşınması veya onların tabiriyle kesilmesiyle alakası yok.
Ama talep bunlar çıktı.
Çünkü dış güçler bunu istiyor.
Taksim Platformunun eline tutuşturulan ve “oku” diye emir verilen metinde bu üçü dikkat çekiyor.
Zira diğerleri önemli değil.
“Gezi, park kalsın. Taksim'de gösteri yasaklanmasın. Üç ilin vali ve emniyet müdürü görevden alınsın. Gaz bombası ve benzerinin kullanımı yasaklansın. Gösterilerde gözaltına alınanlar serbest bırakılsın.”
Bunların olması zaten bekleniyor.
Bu ülkede gaz bombası kullanarak nereye kadar demokrat olacağımız düşünülmeli…
Gezi Parkındaki masum eyleme katılan insanlara şiddet uygulayan ve bu emri verenler cezasını görmeli.
Gözaltına alınanlar konusuysa yargının işi…
Peki bunlar tamam ya diğerleri…
İktidarın “Yaşam tarzına ve inançlarına müdahale ve hor görülme” olmamalı ki, zaten demokratik açılımın esası bunun üzerine kurulu.
Bütün bunların üç madde için “büyütüldüğü” ortaya çıktı.
Mesele hükümetin “yaparım, ederim” tarzı antidemokratik tavrı da değil.
Bu üç maddeyi yapmasın yeter.
Abileri öyle istiyor çünkü.
Türkiye büyümesin istiyor. Mondros antlaşmasına aykırı olduğunu ve bu antlaşmanın ilanihaye sürmesi gerektiğine inanıyorlar ve taş üstüne taş koymak, onları ürkütüyor.
Dış ülkelerin bunu istemesi çok doğal…
Peki içimizdekiler nasıl bunu isteyebilir?
Zira onlar da biliyor ki, gerici taleplerle ilerici olmak mümkün değil.
Zamanında Boğaz Köprüsü yapılmasın direnenlerle aynı düşünce yapısında “yeni nesil” görmek ne kadar düşündürücü.
Yoksa bu ülkeye ihanet içine mi girdiniz, açıkça söylesenize…
Twitimden seçmeler
Hazır tahrik twiti atanlar göz altına alınıyorken, derdini tiwitleyenlerin derdine de çare bulsanız var ya.... :)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.