Naif Karabatak
Kavganın bir mantığı olmaz ama…
İki gündür Diyarbakır Dicle Üniversitesi’nde meydana gelen ve büyük kargaşanın yaşandığı “öğrenci kavgasını” izliyoruz. Çevre illerden polis takviyesi, panzerler, helikopterler, biber gazları, taşlar, sopalar ve bildik görüntüler…
Sebep ise ilginç…
Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğrencileri, düzenledikleri Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri kapsamında yer alan konferans için bildiri dağıtıyorlar…
“Sol” görüşe mensup olduğu söylenen öğrenciler ise bildiri nedeniyle sözlü tartışmaya ve ardından da büyüyen bir tartışmaya neden oluyor veya bahane ediliyor.
Bir gün önce başlayan olaylar, dün okul dışına taştı, tarlalarda “öğrenci avı” başladı.
Bilindiği gibi Peygamberimizin doğumu her yıl 14-20 Nisan tarihleri arasında çeşitli etkinliklerle ve “Kutlu Doğum Haftası” adıyla kutlanır.
Bu hafta içinde peygamberimiz, bütün yönleriyle anlatılır.
Konferanslar düzenlenir, seminerler verilir, çeşitli yayınlarla tanıtılır ve onu temsilen her platformda gül dağıtılır, gül kokusu sarar her yanı.
Elbette bütün bu etkinlikler “ümmet” olduğuna veya olmaya çalışanlara yöneliktir. Yapılan tüm etkinliklere katılan, peygambere inanan, seven, sayanlar içindir.
Merak edenler, peygamberi tanımak isteyenler de katılabilir elbet, ne yasak var, ne de herhangi bir mani.
Bir başka deyişle yapılan bütün etkinliklere herkes katılabileceği gibi, katılmayanlara da bir yaptırım yok.
Böylesine bir etkinliğin siyasi malzeme yapılması beklenmez.
Ne kutlayan için, ne umursamayanlar için.
İslam Peygamberinin doğumunu ona yakışır şekilde “sevgi” ve “hoşgörü” çerçevesinde kutlarlar.
Dicle Üniversitesi’nde bunun neden siyasi malzeme yapıldığı henüz bilinmiyor.
“Solcu” diye anılan grubun peygamberimizle ne derdi olabilir?
Kutlamıyorlarsa kutlamazlar.
Konferansa gitmek istemiyorlarsa gitmezler…
Uzatılan gülü almazlar, alsalar da sesini çıkarmazlar.
Kokusunu duymaz, burunlarını kapatırlar…
Ama bunu siyasete alet etmezler/etmemeliler…
Kutlayanlar da, kutlamayanlar da…
Hele hele kavga sebebi hiç olamaz.
Bir mantığı yok bunun.
Anlaşılır hiçbir yönü yok.
Benzer bir konferans solcu diye tarif edilen öğrenciler yapsa da kavga sebebi olmamalı, hatta tam zıddı bir fikri tartışsalar da.
Bu ülkede fikirler tartışılmalı, yumruklar değil.
İsteyen istediği fikri söylemeli, diğeri de karşıt fikrini ortaya koymalı.
İnsanlar konuşmalı, tartışmalı, belki bir birini ikna edecek platformlarda, bir arada olmalılar.
Ama kavga değil.
Hele hele işin içine “inanç” girdiğinde, birisi, bir diğerinin “kutsalına/değerine” saygı göstermeli.
Senin için değerliyse ben susmalıyım.
Benim için değerliyse de sen susmalısın.
İnançlar, kavga sebebi olmamalı.
Mezhepler ayrımcılık sebebi sayılmamalı.
1980 öncesinde “şartları olgunlaştırma” provokasyonunun bir parçası olan bu tür gereksiz kavgalara bir daha dönmek mantıklı değil.
Solcu olsanız bana ne, sağcı olsanız bana ne?
Karşındaki kişinin fikrine saygı gösterdiğin oranda yücelebilirsin.
Bir başkasının hakkını koruduğun oranda büyürsün.
Kendin için istediğini bir başkasına istediğin oranda demokrat olabilirsin.
“Ama”sız, “keşke”siz, “fakatsız” ve etiketsiz bir şekilde, sen kendine neyi hak biliyorsan, karşındakine de onu hak bildiğin oranda adamlığın söz konusu olabilir.
Kendini diğerinden üstün görüyorsan…
Sana hak olanın bir başkası söz konusu olduğunda sıralayacak bahanelerin varsa…
Kendine her şeyi hak biliyorken, bir diğerinde “daha neler isteyecekler?” diye verilen hakkın ulufe olduğuna kanaat getirmeye başlıyorsan…
Sen sağcı olsan ne olur, solcu olsan ne olur?
Hatta bir inancın olsa ve iyi ibadet yapan olsan ne olur?
İnandığın gibi değil, yaşadığın gibi inananlardan olursun.
Ve bencil bir yapıya bürünür, sadece kendini, sadece kendi fikrindekileri veya kendi ırkındakilerin öne çıkması gerektiğini düşünürsün.
“Faşistlik” aslında sadece bir ırkı öne çıkarmak değildir.
Körü körüne kendi ırkının bütün diğerlerinden üstün olduğuna inanmak da değildir.
Faşistlik, bütün bunlarla birlikte kendi fikrini/ideolojini dayatma, yasak koyma ve geniş kapsamıyla “hak” yemedir.
Hiçbir kavgada mantık bulamıyorken, bu kavgada mı bulacağım?
Twittimden seçmeler
İnce ince yasemince pardon Muharrem İnce mahkemeyi basmadıklarını söylemiş. Vallahi bunlar milleti enayi sanıyor. Bassaydınız ne olurdu?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.