Naif Karabatak
Kiminle Uçtuğumdan Sana Ne?
Bazı kurumların ne iş yaptığını doğrusu çok merak ediyorum. Mesela Milli İstihbarat Teşkilatı! Bu kurum sek sek mi oynuyor, çizgi mi çiziyor, fişleme mi yapıyor, yoksa ne yaptığını mı bilmiyor, doğrusu anlayamıyorum. Anlayamadığım, ilgilenmesi gerekenle değil, alakası olmadığı konularla uğraşarak, bizim güvenliğimizi ve özel hayatımızı tehlikeye attığı/ihlal ettiğidir.
MİT bu açıdan suç işliyor.
Mesela Reyhanlı saldırısını önceden bilmeyerek/bildirmeyerek suç işledi.
Taksim Gezi Parkında masumane başlayan olayın çığırından çıkacağını üç ay önce bilmesine rağmen gerekli önlemi almaması veya gerekli raporları vermemesi nedeniyle suç işliyor.
Demek ki, daha önemli işleri olmalı…
Sahi Hakan Fidan’la ilgili o kadar eleştir yapıldı, halen bu eleştirilerin üzerine eleştiri gelmesi, öncekilerin de “doğru olabileceği” fikrini güçlendiriyor.
Eğer Taraf Gazetesinde Mehmet Baransu’nun ortaya attığı iddialar doğruysa MİT, 28 Şubat’ın fişlemeci generalliğine soyunmuş.
Taraf Gazetesinin iddiasına göre MİT’in THY, MEB ve PTT gibi devlet kurumlarıyla gizli bir protokolü söz konusu.
Buna göre MİT, artık tüm öğrenci ve velileri, THY ile uçanları, kimin nereye ne posta gönderdiğini bilecek.
İddiaya göre “bütün vatandaşlar, 5 yaşından itibaren seyahatleri, fotoğrafları, mailleri, mesajları, telefonları ve mal varlıklarıyla izlemeye” alınmış.
“Türk Hava Yolları’yla uçan vatandaşlar, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı kurumlarda okuyan öğrenci ve ailelerinin tüm özel bilgileri, attıkları mailler artık MİT’te”ymiş…
Bu bir suçtur.
Anayasa suçudur.
İstihbarat teşkilatı olmak, benim özelime girme anlamını taşımaz, böyle bir hakkı kimseye vermez.
Üstelik zaten uçağa bineceğimiz zaman bilet alıyoruz, adımız, soyadımız, TC numaramız kaydediliyor. Nereye gittiğimiz belli, nereden geldiğimiz belli.
Bu “bilgi toplama” için değil, her hangi bir kötü olayda “kaynak olsun” diyedir.
Kötü olay yoksa hangi otelde kaldığımız, hangi otobüse bindiğimiz, nereye uçtuğumuz MİT’i ne ilgilendirir?
Başka kurumları da ilgilendirmez.
Bu ülkede yaşayanlar, istihbarat veya devlet kurumlarının gözetimi altındaki potansiyel suçlu insanlar değildir.
İşinizi o kadar iyi yapıyordunuz da, üç ay önce aldığınız istihbarat, Taksim olaylarının yurda yayılmasında ne kadar etkili oldu?
Hangi olayı önlediniz?
Minicik çocuğun köprüden atılmasına mı yaradı sizin bu istihbaratınız?
Polis memurunun öldürülmesine mi yaradı?
Hangi olayı önlediniz?
14 illegal örgütün yağmacılığına, talancılığına ve terör estirmesinin önüne geçecek bilgiler mi elde ettiniz?
Bu bilgileri, olayları önlemede mi kullandınız, her şeyi doğal seyrine mi bıraktınız?
Bunun için mi vatandaşların dükkânları yağmalandı, camlarının kırıldı, eşyaları ateşe verildi?
Günlerce süren eylemlerde elde ettiğiniz veriler, hangi olayı önledi?
Yoksa çok mu meşguldünüz?
Merakınızı giderecek bilgiler peşinde miydiniz?
Size ne kim nereye uçarsa uçar?
Kimle gezerse gezer?
Hangi otelde kalırsa kalır?
Mesajlarından size ne?
Gönderdikleri koliler, sizi ne kadar ilgilendirir?
Üstelik bütün bunlar zaten kontrol ediliyor.
Koliler açılıp, bakılıyor.
Bomba var mıdır, uyuşturucu mudur, silah mıdır gibi belli malzemeler kolilenmiyor.
Yani gönderildikten sonra suç olan bir şey yok.
Varsa bir istihbarat, şikâyet veya güvenliği tehdit edecek bir durum, elbette MİT’de devreye girer, polisler de, asker de…
Ama masum insanların ne yaptığı, ne yapacağı kimseyi ilgilendirmez.
Devletin kurumlarını, maaşlı görevlilerini, böylesine saçmalıklarla oyalamaya, özgürlüğümüzü tehdit etmeye, özelimizi incelemeye almaya hakkınız yok!
Bu ülkede herkes görevini yapsa hiç sorun olmayacak…
Ne yazık ki, “herkes”in içinde MİT’de var!
Tiwitimden seçmeler
Başbakana “çok iyi gidiyoruz efendim” diyenlere en az ihtiyaç duyduğumuz bir zaman dilimindeyiz. Gerçek veri, doğru değerlendirmeyi getirir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.