Naif Karabatak
Sadece Ertuğrul Özkök Değil!
Yandaşlığın yorumunun bile değiştiği bir dönemi yaşıyoruz. Kelime manası, kapsadığı anlam, tarihten beri algılanma şekliyle bile oynadık. Şimdi yandaş demek, AK Parti lehine tek kelam eden demek.
Ama aslında öyle değil.
Yandaş, “Birinden yana olan veya bir düşünceye, bir isteğe katılan, onu destekleyen kimse, yanlı, taraflı, taraftar”
Buna göre CHP’li yandaş olur, MHP’li yandaş olur, BDP’li yandaş olur…
Diğer partilerin yandaşı olabileceği gibi her ideolojinin de yandaşı olur.
Hatta terör örgütlerinin yandaşlığını yapanlar da vardır.
Bütün bunlar doğaldır. Ortada bir vakıa varsa, bir fikir konuşuluyorsa, bir siyasi parti tartışılıyorsa yandaş da olacak, karşı çıkan da…
Burada olaya ne kadar objektif bakabildiğinin tartışılması gerekirken, söz konusu AK Parti olduğunda “yandaş” oluyorsun ama diğerleri olduğunda hiçbir şey olmuyorsun!
***
A Haber’de Nihan Günay’ın sunduğu Medya Dünyası programına katılan Sabah Gazetesi yazarı Sevilay Yükselir’in Ertuğrul Özkök ile ilgili iddiası dün basında “bomba açıklama” olarak yer alsa da, bu aslında “sıradan bir bilgi” olmaktan öte değildi.
Tabii Sevilay Yükselir gibi ekranlara çıkıp, tek tek isimler deşifre edilmediği için “bomba iddia” olarak servis edilen ve ilk kez duyuluyormuş gibi yansıtılan bir haberdi.
Yükselir, “Ertuğrul Özkök'ü dinlemişler hala susuyor. Ben Ertuğrul Özkök’e soruyorum. Sen dost meclisinde ‘Bu bir savaş. Türkiye’yi seven Başbakan Erdoğan’ın yanında olmalıdır’ dedin mi, demedin mi?”
Demiş…
Ama Sevilay Yükselir’in de dediği gibi siz bunları yazılarında göremezsiniz.
Çünkü o ve onun gibiler “yandaş” değil.
Başbakanı sevmek yandaşlık…
Ülkeye kurulan kumpasta başbakanın yanında olmak da yandaşlık.
Her partiyi destekleyebilirsiniz ama AK Partiyi destekleyen iki kelam etsen yandaş olursun.
Bir başbakanın dinlenmesinin “devlet suçu” sayılacağı bir yerde, bunu söyleyince yandaş olursun.
Halkın seçimle işbaşına getirdiği bir hükümeti, seçim dışı yollarla alaşağı edilemeyeceğini söylersen de yandaş olursun.
Darbeci olabilirsin, paralelci olabilirsin, vesayetçi olabilirsin, statükocu takılabilirsin, CHP’yi, MHP’yi, BBP’yi ve BDP’yi ölümüne savunabilirsin, sorun yok.
Ama AK Partinin haklılığıyla ilgili tek kelam edersen eğer yandaş olursun.
Gazeteci(!) ve yazar(!) dediklerimiz de “yandaş” olamaz.
O nedenle Ertuğrul Özkök ve benim bildiğim daha çok isim sırf “yandaş” olmasınlar diye “Karakolda doğru söyleyip, mahkemede şaşma” yolunu seçiyorlar. İnandığını değil, inanmadığını her gün karalayıp, okuyucunun yutmasını istiyorlar.
Türkiye üzerinde oynanan çirkin oyunun herkes farkında…
17 Aralık operasyonunun bir yolsuzluk operasyonu olmadığının da herkes bilincinde…
Asıl amacın “yolsuzluğu ortaya çıkarmak” olmadığını da iyi biliyorlar.
Bunu yapanların “sütten çıkmış ak kaşık” veya “dürüstlük timsali” olmadığının da farkındalar.
17 Aralık’ta sembol haline getirdikleri ayakkabı kutusundaki paranın kime ait olduğunu bildikleri halde bunu gündemden düşürmüyorlar, yoksa yandaş olurlar.
Para sayma makinasını polislerin getirdiğini bile bile aksine tek kelime edemiyorlar, yandaş olmamak için.
Aslında yandaşlık bir bahanedir.
Türkiye’de özellikle sol ve laik kesimde bir mahalle baskısı var.
Bu baskı ticaret, sanat ve siyaset dünyasında kendisini gösteriyor.
Adeta herkes kafa kola alınmış.
Herkes dinleniyor, takip ediliyor, anbean ne dediği, ne yaptığı, kimlerle görüştüğü, neler dediği not alınıyor.
Bir sanatçı yapılanların iğrençliğine dair tek kelam etse “sanat camiasından” dışlanacağından emin.
O da mecburen ya susuyor ya modaya uyuyor.
Moda AK Parti karşıtlığı.
Gözüyle gördüğü, eliyle tuttuğu, burnuyla kokladığı, kulağıyla işittiği şeyleri bile tersyüz edebiliyorlar.
Son moda AK Parti mitinglerinin “montaj” olması.
En çok Adıyaman mitingi konuşuldu.
Adıyamanlıyım ve Adıyaman mitingindeydim.
Hayatım boyunca böylesine bir kalabalığı hiçbir zaman görmediğim gibi AK Parti mitinglerinde de görmüş değildim.
Kendi cep telefonumdan çektiğim görüntülere bile “montaj” diyecek kadar bağnaz insanlar var.
Çünkü onların öyle demesi gerekiyor.
Gerçekleri söyleyemezler.
Patronları kızar.
Camiadan dışlanırlar.
Yandaş olurlar.
Ama aslında “yanlıştan yana” olduklarının biliyorlar, bile bile susuyorlar…
Çünkü hepsi ödlek!
Tweetimden seçmeler
Bu meslekte böylesine odun olmaz demeyin. Onlar, bir baltaya sap olamadığı için bulduğu ilk fırsatı değerlendirenlerdir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.