Naif Karabatak
Sanki Biz Bilmiyoruz
Onlar sanıyor ki, biz bilmiyoruz; dünü unuttuk, bugünün kıyaslamasını yapamıyoruz ve yarınımız için ne planladıklarından habersiziz…
28 Şubat’ta neler yaptıklarını sanki biz bilmiyoruz…
Bir gün önce tehdit olmayan her şeyin, bir gün sonra nasıl tehdit olarak ortaya çıktığını ve hatta bizim bile ödümüzü koparacak hadiseleri gözümüze gözümüze soktuklarını sanki biz bilmiyoruz…
Bugün basın özgürlüğünden dem vuranların, dün darbecilerin ve bütün kirli odakların sözcülüğünü yaptığını, yapmaya devam ettiğini, onların önünde el pençe divan durduklarını sanki biz bilmiyoruz…
İstediği ortam sağlanana dek, ne Fadimeler bulacaklarını, ne sahte şeyhler ortaya çıkaracaklarını, hangi aktörlere hangi roller vereceklerini sanki biz bilmiyoruz…
Yıllardır dergâhlarında ibadet eden Aczmendilerin birden bire Kocatepe Caminin önünde toplu zikir yapmalarının “nereden icap ettiğini” de sanki biz bilmiyoruz…
Kendi kurdukları bankaları, kendileri batırdığından habersiz olduğumuzu sanıyor; Erotik reklamlarla milletin tüm varlığını bankalarına çekenler, bir gecede bankanın için boşaltıp, şimdi de karşımıza dürüstlük abidesi kesildiklerini sanki biz bilmiyoruz.
Batan bankaları finanse eden devletin parasının bizim cebimizden kuruşu kuruşuna çıktığını ve bunun toplumun tüm kesimini soymanın farklı şekli olduğunu da sanki biz bilmiyoruz…
Bugün hükümeti yolsuzlukla suçlayanların telaffuz ettiği rakamı sadece bir gecede iç edenlerin kendileri olduğunu da sanki biz bilmiyoruz…
Borsayı dilediği gibi yükseltip, dilediği gibi aşağı düşürenlerin o bir gecede neler yürüttüğünü de sanki biz bilmiyoruz…
Dürüstlükten dem vuranların farklı adlarla milleti soyup soğana çevirdiklerini, evine bir parça ekmek götüremeyen insanların ekmek kırıntısına dahi göz dikecek kadar alçaldıklarını da sanki biz bilmiyoruz…
Bugün işçinin, memurun, emeklinin maaşını az olan maaşıyla siyaset yapanların, dün maaş ödeyemeyecek durumda olanlar olduğunu da sanki biz bilmiyoruz…
Bu ülkeyi üç kuruşa muhtaç ettiklerini, bütün ülke liderlerinin önünde el pençe divan durduklarını ve bütün zalim ülkelerin zulmüne rıza gösterdiklerini de sanki biz bilmiyoruz…
Bugün terörden şikâyet edenlerin, dün terörü finanse edenler olduğunu da sanki biz bilmiyoruz ve sanki terör ilk kez bugün can almaya başlamış gibi davrananların nasıl bir yüzü olduğunu da sanki biz bilmiyoruz…
Yürek burkan görüntü yayınlayanların, aynı zamanda yürek burkanlar olduğunu sanki biz bilmiyoruz…
Türkiye’nin her sıçraması öncesinde aynı terör örgütünün silaha sarılıyor olmasının altında yatan ihale gerçeğini ve finans sektörlerini de sanki biz bilmiyoruz…
Her gün onlarca şehit haberi geldiği zaman ağıt yakanlarla, sonrasında şehit haberi gelmiyor diye feryat figan edenlerin de aynı isimler olduğunu sanki biz bilmiyoruz…
Bugün özgürlükten dem vuranların, dün sırf başında örtü var diye gencecik kızlara hayatı zehir edenler olduğunu sanki biz bilmiyoruz…
Sırf namaz kıldığı için fişlenen, sırf sakal bıraktığı için takibe alınan, yedi sülalesinde ‘dinini yaşamaya çabalayan’ bulunduğu için işinden olan askerleri, kapı dışına atılan koca koca profesörlerin halen ne suç işlediğini anlatamamalarını da sanki biz bilmiyoruz…
AK Partinin 2023 hedefinden neden ürktüklerini, o tarihin, ülkemiz üzerinde hesabı olanları neden ürküttüğünü de sanki biz bilmiyoruz…
13 yıl boyunca “bugün gider, yarın gider” diye bekledikleri AK Partinin “gitmeyecek” gibi gözükmesi nedeniyle, bütün şer odaklarının “ittifak” yaptıklarını da sanki biz bilmiyoruz…
AK Parti’ye karşı birleşenlerin, bu ülkeyi AK Parti zulmünden kurtarma amacı gütmediğini, bunun bir kılıf olduğunu, kendi zulümlerine engel olduklarından dolayı “birleşebildiklerini” sanki biz bilmiyoruz.
Bugün “hak” talebinde bulunduğunu söyleyenlerin, en büyük “hak yiyen” olduklarını da sanki biz bilmiyoruz…
***
Aslında bizim bildiğimiz onlar da biliyor ama ya kendileri başını kuma gömüyor ya da kuma gömülen başımız olduğunu sanıyor.
40 yıla yakın bir zamandır devam eden terör, Cumhuriyet dönemi boyunca süren zulüm, öteleme, hak yeme, “tek tip vatandaş” dayatmasına karşın, AK Parti hükümetinin -en azından- bir şey yapma, düzeltme, onarma, gasp edilen hakları iade etme ve bütün hataları telafi etme “azminde” olduklarını bizim gibi onlarda biliyor.
Biliyorlar ki, AK Partinin bütün hatasına, AK Partiden nemalananların bütün doymazlığına rağmen, Cumhuriyet dönemi boyunca devlet yerine milleti esas alan hükümetin, bu hükümet olduğunu.
Onlar da biliyor ki, “amaçları çözüm” olsa, AK Partiyle çok iyi anlaşacaklarını, özgürlük alanlarının daha da genişleyeceğini, hukuksuzlukların sonlanacağını, huzur ve güven ortamının çok daha uzun süre sağlanacağını…
Ama amacı üzüm yemek olmayanların, bağcıyı dövme bahaneleri son bulmayacağı gibi, amacı millet olmayanların bahaneleri de her zaman vardır ve her zaman da bir çıkar söz konusudur; Hak veya özgürlük talebi değil…
Bütün bunları sanki biz bilmiyoruz, sanki onlar bilmiyor…
Tweetimden seçmeler
Merhametli olmak, beraberinde kazık yemeyi getirebilir ama bu, zalim olup, hak yemekten daha iyidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.