Naif Karabatak
Yahudilerden Mektup Var!
İsrail’in Filistinlilere yönelik uyguladığı soykırıma, “medeni” ve “insan haklarına saygılı” olduğunu söyleyen ülkelerin anlamsız suskunluğu sürerken, 327 Yahudi’den ayakta alkışlanacak tepki geldi. Dün, New York Times Gazetesinde yayınlanan bu mektubu kaleme alanlar, Nazi zulmünden kurtulanlar ve onların çocukları…
Yahudilerin mektubunda, sadece İsrail’in katliamları kınanmıyor, İsrail’e boykot çağrısı da yapılıyor.
Bu açıdan baktığımızda bu mektubun, “Yahudi Mektubu” şeklinde lanse edilmesi yerine, “İnsanlığın Mektubu” diye tarif etmek çok daha akıllıca olur.
Çünkü insanlara dinine, diline, ırkına, derisinin rengine, maddi gelirine, konumuna, makamına göre bakıp, katliam uygular veya sessiz kalırsanız, bu insanlığın dışında çok daha başka bir şey olur.
İnsanlar, her şeyden önce, bütün kimliklerden, bütün etiketlerden, bütün renklerden önce insandır.
Ancak, İsrailli yöneticilerin, tıpkı diğer faşistler gibi, tıpkı Almanya’nın Nazileri gibi, tıpkı Hitler gibi “üstün ırk” olduğuna inandıkları müddetçe, bu tür katliamlar kaçınılmaz olacaktır.
İşgal ettikleri topraklarda, dar alana sıkıştırdıkları Filistinlilerden “sevgi” beklemeleri mümkün değilken, sürekli “nefret kusan” konumuna kendilerinin gelmesi de anlamsızdır.
İsraillilerin veya bunu üstün oldukları için yaptığına inanan Yahudilerin, Filistinlilerin topraklarında işgalci olduklarını anlamadığı müddetçe, kendi konumlarını korumaları, yaşama şanslarını garantilemeleri adına, katliamdan hiçbir zaman kaçınmayacaklar.
Bu nedenle Filistinlileri, kendi kaderiyle baş başa bırakmak mümkün değil. Bütün “büyük” ve “medeni” olduğunu söyleyen ve sürekli başka ülkeleri insan haklarına saygılı olmamakla suçlayan ülkelerin, İsrail’in yanında olması, sadece ırkçılık değil, Müslüman düşmanlığından da kaynaklanıyor.
İnsanlık, zalime sessiz kalan yığınların sayısıyla ölçülür.
Belki de mazlumların bir başına bırakılmasıyla…
Böyle zamanlarda, bütün kimliklerden ve bütün sahip olduğu değerlerden arınarak, sadece insanlık için, sadece hak için, sadece hukuk için ve sadece mağdurun yanında olmak için zalime karşı çıkmak, bir insanlık borcudur.
327 Yahudi’nin mektubu, bu açıdan dikkate değer…
Dünyanın farklı bölgelerinde yaşayan, İkinci Dünya Savaşı’nda Alman askerleri tarafından Nazi kamplarında tutulan 327 Yahudi ve onların çocukları, ortak bir mektup yayınladı.
İsrail’in Filistin’de devam eden katliamlarını ‘kesin şekilde kınadıkları’ belirtilen mektupta, ayrıca İsrail’e boykot uygulanması çağrısı da yapıldı.
Katliam yapanlar Yahudi’yken, kınama ve boykot çağrısı yapanların da Yahudi olması dikkate değer.
Oysa halen bizde siyasi mülahazalarla, ırkçılıkla, yandaşlıkla, piyonlukla İsrail’in yanında olanlar var.
Ve bunların çoğu da kendisini “Müslüman” sanıyor.
Hatta bunların içinde “hizmet” ettiğini söyleyenler, “cemaat” olduğunu düşünenler var.
Yine bunların içinde “demokrasi”den dem vuran, “insan hak ve özgürlüklerini” ağzından düşürmeyen, “solculuğuyla” sürekli zalime karşı çıkan, mazlumun yanında olduğunu söyleyen var…
Oysa bu ne Müslümanlığa sığıyor, ne sağcılığa, ne solculuğa ve hepsinden önemlisi insanlığa sığmıyor.
Buna rağmen, 327 Yahudi kadar olamayan Müslümanlar var…
Müslüman ülke olduğunu söyleyen kuklalar var.
327 Yahudi’nin “Nazi soykırımı kurbanları Yahudiler ve onların çocukları olarak kesin bir şekilde Gazze’deki Filistinli katliamını, Gazze’de devam eden işgali ve tarihi Filistin’in koloni haline getirilmesini kınıyoruz” diyecek yüreğe sahip olmayan Müslümanlar var…
Hatta 327 Yahudi’nin duyduğu, “İsrail toplumu içinde Filistinlilerin insan yerine konulmamasını içeren aşırı ve ırkçı söylemlerden endişe ediyoruz.” bu endişeyi duymayan Müslümanlar var…
Sağcılar var, solcular var…
İnsanlar dünyada inançlarıyla yaşar, idealleriyle kendilerini anlatır, umutlarıyla yaşama tutunurlar.
Sadece İsrail değil, dünyanın her yerinde devam eden insanlık dışı uygulamalara, katliamlara, zorba yönetimlere, zalimlere ses çıkarmayan ve bunu da hep bir “bahane” arkasına sığınarak yapanların İsrail’deki katillerden veya Hitlerden bir farkı yoktur.
Filistin’de İsrail için sessiz kalanlar…
Bir yerde “Kürt” veya diğer yerde “Türk” ya da “Sünni” belki de “Alevi” olduğu için sesi çıkmayan, Irak’ta İŞİD’in iğrençliklerine sırf mezhepsel olarak ses etmeyenler, Ezidilerin katliamına da sırf dini gerekçelerle sessiz kalanlar hep aynıdır.
Çin, Rusya veya dünyanın başka başka yerlerinde, sırf zulmedenden dolayı değil, bazen de zulme uğrayanın ırkı, derisinin rengi, inancı veya dünya görüşü için sessiz kalanların katillerden hiçbir farkı yoktur.
Bu açıdan, zulme sessiz kalmayan 327 Yahudi, ses çıkarmayan yüzbinlerce, milyonlarca Müslümandan daha değerlidir.
Tweetimden seçmeler
Yaşanan ne olursa olsun, neler söylenirse söylensin, nasıl görmek istiyorsanız öyle, neyi duymak istiyorsanız da öyle anlarsınız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.