Naif Karabatak
Çankaya’nın Uyuyan Noterini Ekmek
İnsanlar taşıyamayacağı yükün altına girmemeli. İnsanlara ümit vererek, kaldıramayacağı ve sonucunu da kabullenemeyeceği sorumluluklara zorlanmamalı.
Tıpkı Ekmeleddin ihsanoğlu gibi.
İsterseniz ekmekten başlayalım tarif etmeye…
İlkokula gittiğimizde bize her şeyi tastamam öğretmeyi severlerdi; Bak bu Ali, bak bu Ayşe, bak bu elma, bak bu ekmek… gibi…
Askerde de her şeyi tastamam öğretmeyi severlerdi, işi riske atmazlardı; anlamadım, duymadım, ben bilmiyordum gibi…
Her insan farklıdır elbet; bazıları leb demeden leblebiyi anlar, bazılarına leblebiyi söylesen de ne dediğini sorar…
Bazı insanlar sanki lider doğar, kendisini geliştirerek de lider olur ama bazıları iki koyunu güdemez…
Bazılarının hitabeti çok iyi olur; Saatlerce doğaçlama konuşabilir.
Ama bazıları da iki kelimeyi çarpıp, cümle yapamaz…
Bazıları güzel yazı yazar, bazıları yüreklere hitap eden şiir…
Kimi iyi resim yapar, kimi iyi fotoğraf çeker…
Kimileri de sadece bir bürokrattır, aldığı görevi yerine getirir, risk almaz, alternatif üretemez, yol gösteremez…
Bazıları da bürokrattır ama çağ açıp, çağ kapatacak yeniliklere imza atmayı da bilir…
Hâsılı, insanlar çeşit çeşittir.
Herkesin başarısı farklıdır, herkesin korkusu da, cesareti de farklıdır…
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la, çatının adayı Ekmeleddin İhsanoğlu gibi…
İhsanoğlu dünyaya geldiğinde “Recep Tayyip Erdoğan’a rakip olacak” diye yetiştirilmeye başlanmadı.
Onun gibi lider olma yolunda ilerlemedi mesela…
Onun gibi şiir okuyamadı, onun gibi lider olamadı…
Onun gibi ülkenin yüzde ellisinin gönlünde yer edinemedi…
Onun kadar cesur olamayacağını da Sisi’ye hürmetlerinden anlamıştık…
O zaman, İhsanoğlu’nu Recep Tayyip Erdoğan’a rakip göstermek, elmalarla armutları toplamanın çok ötesinde bir hesap hatasıdır.
Bunun ne kadar büyük bir hata olduğu dün bir kez daha anlaşıldı.
Tarafsız kalmak, şaibesiz olmak, iyi insan olmak tek başına liderlik için yeterli değildir. Lider olmanın şıklarından belki sadece birisi veya ikisidir, hepsi değil.
Eğer öyle olsaydı, bizim caminin imamı, ülkenin en iyi insanlarından birisi diye gösterilebilirdi ama cumhurbaşkanlığı görevini layıkıyla ifa edeceğinin garantisini veremem.
Ekmeleddin İhsanoğlu’nun da bu işi ucundan kıyısından kotaracağını düşünemem bile…
Allah korusun, olursa bir Fahri Korutürk, bir Ahmet Necdet Sezer, olur mu olur…
71 yaşında, tam dinlenme çağında, Çankaya’nın “uyuyan noteri” konumunda aldığı görevi uyuyarak yerine getirebilir.
Ama yeni Türkiye’yi şahlandıracak tek bir adım atamaz.
Dün bunu bir kez daha gördük ve hep birlikte şahit olduk.
Elbette ben İhsanoğlu’nun iyi bir hatip olmasını beklemiyordum. Zira bu, farklı bir meziyet. Allah vergisi bir kabiliyet.
Nitekim elindeki yazıyı dahi okuyamayan bir aday karşımıza çıktı…
Benim gibi çekingen birisiydi, heyecanlanmıştı belki, dili tutulmuştu.
Kolay da değil, bu yaşta, bu yükün altına girecek birisi değil ki…
Günlerce Recep Tayyip Erdoğan’ın logosunu eleştiren ve örneğini arayanlar, “Ekmek için Ekmeleddin” sloganı ve buğdaylı Türkiye haritasına tek söz söyleyemediler, çünkü hepsinin nutku tutulmuştu…
İsminden hareketle slogan bulmak çocukça…
Üstelik “Cumhurbaşkanı yol yapmaz” diye çıkıştığı bir zamanda, ekmek dağıtacak bir makam algısı oluşturmak anlamsız…
Bir şeyler ekmek için deniyorsa, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına değil, Cumhurbaşkanlığına aday olduğunu birisinin söylemesi gerekir…
Gerçekten de nereden bakarsanız bakın, çok kolay, çok sıradan ve hiçbir emek harcanmadan, alelacele yetiştirilmeye çalışılan bir slogan ve bir logo…
Logoyu çok önemsemiyorum ama “ekmek” vurgusu dikkat çekici…
CHP’nin ekmekten yana sicili pekiyi değilken, bu slogan manidar bulundu…
Ekmeği karneye bağlayandı CHP…
Camileri ambar yapıp, buğday dolduran, sonra da denize dökendi CHP…
Her ikisinde de milletten bir şeyler alıyordu; birinde ibadet hakkını, diğerinde beslenmesini…
Elbette ekmek, fırın ekmeği olarak tarif edilmiyor ama algı öyle…
Sevgi ekecekmiş, tohum saçacakmış…
Bütün sorunların çözümünü sevgiyle halledebileceğinden emin…
Aklınıza gelecek her alanda çözümü sevgi…
Elbette sevgi…
Ama bir toplumun yüreğinde yer eden bir sevgiden doğmayan bir aday, neyin sevgisini ekecek?
Sevgi ekmek için sevgi tohumları lazım…
Sevgi tohumlarını da önlüğünde toplayıp, sonra serpiştirmek…
İşte en can alıcı nokta burası; hiç kimse önlüğüne sevgi tohumlarını hazır halde bulmaz; oraya koyan koca bir millet olur…
Sevgi tohumları saçan hanginizdi, bir adım öne çıkabilir mi?
Çıkacağını sanmıyorum ama bari Çankaya’nın uyuyan noterini bu yıl ekin, başka bir zaman biçersiniz…
Tweetimden seçmeler
Tamam arkadaşlar dağılalım, sakin olun. İftara kadar kimseye ekmek yok. İftarda, Ekmel bey ekmeği bizzat kendileri takdim edecek J
www.naifkarabatak.net
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.