Çok fena ıslandınız ama…

 

Genel Kurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, arakasına kuvvet komutanlarını da alarak, hiddetli bir basın toplantısı yapmıştı. Konuştuğu her kelime özenle seçiliyor ve bazılarının üstüne özellikle basa basa söylüyordu. Öyle ki, belki biz anlamayız diye “üstüne basa basa” söylediğini de açıklıyordu.

 

Kâğıt parçası” diyordu, Balyoz Darbe Planı olduğu iddia edilen ve yürütülen soruşturmada ele geçen belgeler için.

Mahkemeyi etkilemeye çalışmıyor, tehdit edici cümleler kullanıyordu.

Mahkemenin soruşturmayı sürdürmemesi çağrısı yapıyordu, seminer notuydu çünkü onlar.

Eğer mahkeme sürerse Genel Kurmay’dan orijinal belge istenecekti.

Fotokopi olmayan, imzanın ıslaklığı belli olan, yani bir kalemle atılmış imzalısını isteyecekti.

Mahkemenin istediği belgeyi verme konumunda da kendisi vardı.

Böyle bir belge varsa vermek zorundaydı.

Var ve vermiyorsa suç işleyecekti.

Mahkemeden delil saklama suçundan yargılanabilirdi.

Belki de bütün bunların önüne geçmeye çalışmıştı, kuvvet komutanlarıyla birlikte.

Çok korkmuştuk, çoook!

Ödümüz patlamış, soruşturma derhal sonlandırılsın diye eylem bile yapmıştık, biz değil canım, avukatı olan CHP…

Kâğıt parçası dediklerinden korkunç şeyler vardı.

Minicik çocukları denizaltına doldurup, havaya uçuracaklardı mesela…

Seminer notuydu tabii bu.

Sonra Fatih camisini, en kalabalık olduğu zamanda havaya uçuracaklardı.

Bu da seminer notuydu.

Bir başka ülkeyle savaş çıksın diye gerekirse Yunan jetlerini düşüreceklerdi.

Bu da seminer notuydu.

Bütün bu korkunç planlar bir kâğıt parçasına yazılmış, altına da bir Albayın imzası atılmıştı.

Emir komuta zinciri içinde değil, Albay Dursun Çiçek, iyi saatte olsunlar da hazırlamıştı.

Canı sıkılmış, hele böyle bir senaryo yazayım diye düşünmüştü.

Belki ödül bile alır, gişe rekorları kıran bir savaş filmi ortaya çıkarabilirdi.

Ama ortada düşman kuvvet yoktu, dost kazığı yiyorduk.

Aradan zaman geçti, ıslak imza değil denenlerin yerine orijinalleri istendi.

Ve Genelkurmay, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'ne orijinal belgeleri gönderdi.

Kâğıt parçası olmayanı yani…

Sahtelerini değil, gerçeklerini…

Gölcük Donanma Komutanlığı'nda 6 Aralık 2010'da yapılan aramalarda, dijital ortamlarda ele geçirilen belgelerin ıslak imzalı nüshaları şimdi mahkemede.

Yok denenler yani.

Bu belgelerde fişleme de var, seminer notuydu denen korkunç planlar da…

Bu fişlemelerde birçok hayır kurumu da var, sivil toplum kuruluşu da.

Hatta yerel gazeteler de (Merak ediyorum, benim adım da var mı, ismimin karşısına ne yazmışlar diye!)

***

Ne söylediğinizin, neyi savunduğunuzun farkında olmak gerek.

Halen “bir ülkenin Genel Kurmay Başkanı terör örgütü kurmakla yargılanır mı?” diye yayın yapan, demeç veren ve avukatlığını üstlenenler, yok dedikleri ıslak imza çıkınca yüzleri kızardı mı?

Ergenekon ve diğer darbe planından yargılananların avukatlığını üstlenenler, o planlar hayata geçseydi, kendileri kurtulacak mıydı?

Yoksa planın içerisinde bizzat kendileri de mi vardı?

Hiç kimse, kanunların vermediği bir yetkiyi kullanma hakkına sahip değildir. Hele hele bu, insanları öldürmek, çocukları havaya uçurmak, ülkeyi savaşa sokmak gibi darbelerine zemin oluşturma çabasıysa…

Herkes, suçluluğu ispatlanana kadar masumdur ama her suçlamanın da nihayete ermesi için adil bir yargılanma gerekir.

Mahkemeleri tehdit ederek, “Nerede bu Ergenekon, gidip üye olacağım” diye sulandırarak, bu millete yapılmak istenen ihanetin önüne geçilmez.

Ne güzel, az daha bizi bile kandıracaktınız.

Bu defa, diğer oyunları yutmadığımız gibi, sizin “vekil” blöflerinizi de yutmadık.

Hadi kabul edin, çok fena ıslandınız ama…

Artık avukatı olduklarınız, tıpkı diğer darbeciler gibi, önce planlıyor, sonra plana uygun olgunlaştırmayı sağlıyor, sonra da “kurtarıcı” rolüyle yönetime el koyuyorlardı/koymak istiyorlardı.

Twittimden seçmeler

İnsan en çok kendiyledir, en çok kendini konuşur ama en az kendini tanır. Kendini tanıyabilense dünyayı tanır.

www.twitter.com/naifkarabatak

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Naif Karabatak Arşivi

Mantı

12 Ağustos 2024 Pazartesi 16:20