Naif Karabatak
Hiçlik De Bir Makamdır, En Âlâsından
Bu dünyada çok makam var, say say bitmez. Ne yazık ki, dünyanın çivisinin kopmasına neden olan da makam kavgalarından kaynaklıdır. Peki, hiçlik de bir makam mıdır?
Esasen kendimize yakıştırdığımız birçok şeyi bir başkasına yakıştıramadığımızdan dolayı bir makam kavgası var.
Herkes kendini her makama layık görür ve çoğu elde ettiği makamın hakkını veremeden bu dünyadan göçer gider.
2015 seçimleri yaklaşırken yeni bir makam sevdası daha sardı dört bir yanımızı…
Hiç değilse toplumun önemli bir kesimi “milletvekili” olmak istiyor.
Kimi gerçekten milletin vekili olmak isterken, kimisi milletin efendisi olma peşinde.
Halktan oy isteyerek, halka tepeden bakmanın yolunu arıyor.
Sanki vekilliğe değil, asilliğe hazırlanıyor.
Milletin vekilliğine değil, milleti kendine vekil tayin edeceğini sanıyor.
Şimdiden bir afra, bir tafra ki sormayın.
Şimdilik küçük dağları kendi yaratmış havasında, isteğini elde edince büyük dağlar da sırada…
Hepsi böyle değil elbet…
Makamları, taşınan unvanları milletine harcaması gerektiğini düşünenler de çok ama bu çok olanlar, “vekil” statüsüne kavuşamayacak olanlardır.
Belki ‘bekâra karı boşamak’ kolaydır.
Her şey göründüğü gibi değildir.
Oradan başka, buradan başka görünüyordur.
Sorumlu olmadığında eleştirmek kolayken, sorumluluk aldığında eleştirilmek kolay değildir.
Öyle olduğunu gördüğü halde “bugüne kadar yanlış düşünmüşüm” demek de örülmüş şey değildir.
İnsanlar, kendisinin hata yapmadığına, yapamayacağına inandığından makam sahibi olduğunda da, makamdan indiğinde de eleştirilmeyi istemez.
Temel olan, kendisinin eleştirilmemesidir, eleştirmesi değil.
Hal böyle olunca bir makama gelmekle gelmemek arasında bir fark yoktur.
O makamı işgal edip, millete tepeden bakanın kim olması önemli değil, bakış önemlidir.
Efendinin, ağanın, beyin kim olduğu da önemli değil, emri altında gördüğü veya milletine nasıl baktığıdır önemli olan.
Önemli olan zalimin kimliği değildir, zulmüdür.
***
2015 seçimleri yaklaşırken “milletvekili” adayı olup olmayacağımı soran çok.
Hepsine aynı cevabı veriyorum, hayatım boyunca siyaset düşünmedim, düşünmüyorum da…
Bir kez İl Genel Meclis üyeliği denemem, “siyasetin çarklarını uygulamalı görmem” içindi, gördüm, dersimi aldım…
Bundan sonrası meraklılarının bileceği iş…
Zira hayatım boyunca bütün çabam hiçlik makamına ulaşma arzusudur.
Bir makam, bir paye, bir koltuk, hesabı bile zor olan bir servet derdim hiç olmadı.
Hiç oldu aslında…
Hiç olmak istedim…
Herkesin bir gün ulaşacağı makama, ben önceden ulaşmak istedim.
Hiçlik bir makam mıydı, belki…
Hani Nasreddin Hoca’ya atfen bir fıkra anlatılır ya…
***
Bir gün burnundan kıl aldırmayan birisi Hocayı küçümsemek için kim olduğunu sormuş.
Hoca, “hiç” demekle yetinmiş…
Adamın burnu Kaf Dağını bulmuş tabi…
Hoca bu, altta kalmayı sever mi?
Bu defa hoca sormuş, “sen kimsin?” diye.
Böbürlenecek anı bulduğu için mutlu olan adam “Mutasarrıf” demiş, gururla…
Devam etmiş hoca, “Sonra ne olacaksın?”
Adam bir an düşünmüş ve “Herhalde vali olurum” diye cevap vermiş.
Hoca üstelemiş, “Daha sonra?”
Bu defa fazla düşünmeyen adam silsileyi takip etmiş olmalı ki, “Vezir” demiş.
Hoca yine sormuş, “Daha, daha sonra ne olacaksın?”
Adamın keyfi yerine gelmiş, “Bir ihtimal sadrazam olurum”
Hocanın sorusu kesilmemiş; makamın arkası gelmiyor, adam çıktıkça çıkıyor, tırmandıkça tırmanıyor, uzadıkça uzuyor, büyüdükçe büyüyor…
Ama bir mutasarrıfın yükseleceği makam da sınırlıdır, padişah olacak değil ya…
Boynunu bükerek “hiç” demiş…
Hoca, diyeceğini işte o zaman demiş; “Bu kadar niye kabarıyorsun be adam, ben şimdiden senin yıllar sonra gelebileceğin makamdayım, hiçlik makamında” demiş…
***
Ne kadar büyük büyük makamlara sahip olursak olalım, bir gün hepsini bırakmak zorunda kalacağız.
Belki ecelimizle, belki başka makam hırslılarına yenilerek…
Belki görev süremiz sonunda, belki görevden el çektirildiğimizde…
Belki emekli olduğumuzda, belki hayattan el etek çektiğimizde…
Ama sonunda hiç olacağız…
Ve önemli olan hiç olana kadar her şey olabilmektir…
Milletvekili olmak isteyenler, unutmayın hiçlik de bir makamdır ve hem de en âlâsından.
Siz hiç olmayın, her şey olun, milletvekili, bakan, başbakan, cumhurbaşkanı…
Ama hepsinde de “adam” olduğunuzda, “hiç” olmanın şuuruna ermiş olursunuz.
Makam sizi sürüklemez, siz makamı sürükleyerek, onun nimetlerini milletin emrine verirsiniz.
Yoksa milletin hakkını, kendi emrinize tahsis ederek, hiçbir şey olmadan göçüp gidersiniz…
Tweetimden seçmeler
Her gün yeniden başlıyoruz ve sonra yeniden, sonra yeniden, sonra yeniden... hep o beklenen ama ne zaman geleceği bilinmeyen sona kadar...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.