Naif Karabatak
Seçim Stratejini Söyle, Kim Olduğunu Söyleyeyim!
Gelecek yılın ilk çeyreğinde halk, yerel yönetimleri belirlemek için bir kez daha sandık başına gidecek. Öncesinde ise o sandıklarda yarışacak isimler belirlenecek ve bugünlerde aday adaylarının kıyasıya yarışı bundandır.
Ancak sadece bir yarış değildir bu.
Aynı zamanda aday adaylarının kişilikleri hakkında ipucu edinmedin de en iyi zamanıdır.
Planlarını, projelerini, liderlik vasıflarını, yönetim kapasitelerini, ufuklarını, ekip halinde çalışma becerilerini, iyi bir ekip kurma kabiliyetlerini söylemiyorum…
Bu daha başka…
Bir kentte yerel yönetici olmak için ortaya çıkan insanlar, nasıl bir yönetici olacağını bu süreçte ortaya koyar.
Bazısı bunun farkındadır, bazısı değildir.
Çünkü bu süreçte, bir şekilde herkes kendi kabiliyetini, ahlak anlayışını, demokrasi kültürünü, halka yakınlığını seçim sürecindeki stratejisinde yansıtmaktadır.
Sadece kendisinin stratejisi değil, kendisi adına ortaya çıkanların ne dediği, ne yaptığı, sağa sola ne kadar çattığı, hakaret ve küfürler edip etmediği, iftiralarla bir diğer adayı karalayıp karalamadıkları çok önemli.
Eskiden sosyal medya yoktu, şimdi var ve her aday adayı, çevresindekilerin kabiliyeti oranında bu mecrayı boş bırakmamaya gayret ediyor.
Ancak bazıları, “sahte isimlerle” ve genellikle “tek elden” bir diğeri küçük düşürme, yıpratma, kamuoyu nezdinde itibarsızlaştırma çabası içerisinde olması, aslında en büyük zararı “kim adına yapıyorsa” ona verdiğine kuşku duymuyorum.
Oysa yerel seçimler, mahallinde yapılan seçimlerdir ve halka en yakın, en alakadar ve en tanıdık seçimlerdir.
Genellikle aday adayı olan, çevresinde sevilen, sayılan, hatır ve gönül ilişkisi bulunan insanlardır.
Çoğunluğu alanında uzman, belli bir kesimin desteklediği ve umut besledikleridir.
Bir kısmı daha önce siyaset sahnesinde boy göstermiş, az veya çok önemli destekler almıştır.
Bir kısmı ilk kez siyasi arenaya çıkmış, büyük umutlarla hizmet edeceği günlerin hayalini kurmaktadır.
Hepsi, kendi çapında bilgi ve birikime sahip, işi yapacak kabiliyette olduğuna inanarak yola çıkmış, hayatını tümden değiştirecek bir başka yola girmiştir.
Ve bütün bu insanlara güvenen on binler vardır.
Kiminin taraftarı az, kiminin çok ama hepsinde umut besleyen insanlar vardır.
Ve siz böylesine hassas bir konuya “çirkinlik” katarak, öne geçmeye çalışırsanız, çirkinlik, sizi halkın gönlünden söküp atar.
Sesi gür çıkan, sağa sola sataşan, korku salan, tehdit eden, ona buna hakaret eden, iftira atanların da aday edilme şansı elbet var ama bunlar seçildiğinde nasıl bir yönetim ortaya koyacaklarını da yansıtmış olurlar.
Bu aday adaylarına çoğunlukla “kerhen” oy verilir, tek başına seçime girseler alacağı oy birkaç yüzü geçmezken, partilerin rüzgârına kapılıp giderler.
***
Bütün bunlar basit bir siyaset stratejisi değil, aslında basit olduğunu yansıtması açısından dikkate değerdir.
Zira seçim sürecinde ortaya konulan ahlaki duruş, seçim sonrasında nasıl bir yönetim sergileyeceğinin de habercisidir.
Ahlaksız bir siyasi çalışmadan, ahlaklı bir idare çıkamaz.
Ortalığı kırıp dökenler, kraldan çok kralcıların sağa sola sataşması, hakaret ve küfürleriyle insanların onur ve şerefini yok saymasına müsaade edenler, en az bunu yapanlar kadar ahlak yoksunu olduğuna kuşku yok.
İnsan, nasıl bir çabanın içerisine girerse girsin, nerede yarışırsa yarışsın, hangi sınavda ter dökerse döksün, sahip olduğu değerler, aldığı eğitim, gördüğü terbiyeyi yansıtan bir duruşa sahip olmalıdır.
Sonunda hangi makama oturacak olmasının bir önemi olmadan, “vazgeçemeyeceği” değerlere sıkı sıkı sarılanlar, bir kenti yönetebilecek olanlardır.
Diğerlerini bulmakta çok zorlanmayacağımız, hakaret ve küfür için özel bir eğitime gerek olmadığı açıktır.
Bilmem, daha nasıl anlatsam…
Tweetimden seçmeler
Beni sevmeyecekseniz, yüzlerce hatamı bulursunuz ama beni severseniz, binlerce iyi yanımı görürsünüz. İnsanlara sevmeyecekmiş gibi bakmayın!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.