Yumruğa yumruk vuran savunma!

Dün, medeni toplumlarda olmaması gereken, fikirlerin konuşması gerektiği yerde şiddete başvurulan bir gündü. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, grup toplantısı öncesi, BDP’lilerle tokalaşırken, “Alperen Ocakları”ndan olduğu iddia edilen bir genç tarafından yumruklandı.

HalbukizanlıOrhan Ovet"in’in facebook profili incelendiğinde, hakkındaki 26 ayrı suça da bakıldığında aslında Alperen Ocaklarından olmadığı, sadece öyle görünmeye çalıştığını anlayabiliriz. Sadece “kim gönderdi?” sorusu akla gelir ki, onun ipucu yazının sonunda…

Ne olursa olsun, hangi gerekçenin arkasına sığınırlarsa sığınsınlar, olayın kabul edilebilir hiçbir yanı yok.

Şiddet, ilkel insanların işidir.

Bu şiddetin nerden gelmesi, hangi görüşten veya inançtan olması bir şey değiştirmez.

Hatta şiddete uğrayanın kimliği, kişiliği, inancı, mezhebi veya ırkı da önemli değildir.

İnsanlar, konuşa konuşa anlaşır.

Ve şiddetin olduğu yerde, fikirler değil, yumruklar, silahlar konuşur.

Tıpkı mecliste olduğu gibi…

Bütün şiddet olaylarını, bütün zalimleri ve zulümleri kınadığım gibi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yapılan saldırıyı da şiddetle kınıyor, geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

Umarım, bu ülkede kasetle, montajla, yumrukla, tekmeyle, tokatla veya tankla, tüfekle siyaset belirleme çabaları son bulur.

Partiler, programlarıyla, tüzükleriyle, ortaya koydukları farklı duruşlarıyla sempati veya antipati toplarlar.

Liderler, sözleriyle ve davranışlarıyla değerlendirilir, beğenilirse yolu açılır, beğenilmezse sandıkta hesap sorular.

Hiçbir siyasinin önünü kesme girişimi şiddet, zorbalık veya gayriahlaki yollarla olmamalıdır.

***

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, saldırısı sonrası grup toplantısında yaptığı konuşma ise “yumruğa yumruk” bir konuşmaydı.

Kel alaka denilecek bir savunma geliştirdi.

Demokrasi yolu engellerle doludur. Bu CHP liderine yapılan ilk saldırı değildir. Rahmetli İsmet İnönü’ye de taşlar atıldı, kafası yarıldı, saldırılar düzenlendi. Ama bir tek hedefimiz var. Bu ülkeye sağlıklı bir demokrasiyi ya getireceğiz, ya getireceğiz.” derken, hangi kelimesi, hangi cümlesinde samimiydi doğrusu çözemedim.

Demokrasi yolunun engellerle dolu olduğu kuşku götürmez ve uzun zamandır bu ülkede demokrasi yolundaki engellerle mücadele ediliyor ama CHP, “mücadele edilen” tarafında, “mücadele eden” tarafında hiç bulunmadı.

O zaman neyi savunuyor, anlatamıyor…

Demokrasiyi ya getireceğiz ya getireceğiz” derken ve bunun bir tek hedefi olduğu söylerken de, ağzından çıkanı, kulağının duyduğunu sanmıyorum.

Ergenekon’a avukatlık ederken demokrasi gelmez…

Darbecilerle kol kola gezerken de demokrasi gelmez…

Toplumun bir kesimini yok saydığınızda da demokrasi gelemez…

Türklerle Kürtleri eşit görmediğiniz bir ülkede de demokrasi gelmez…

Terör devam ederken ve durması için çaba harcamazken de demokrasi gelmez…

Demokratik açılım veya çözüm süreci veya adını ne koyarsanız koyun, toplumun tümüyle barışık bir devletten yana değilseniz, oraya demokrasi gelemez…

Ve tabii ki paralel yapılarla kol kola gezerek, diğer çıkabilecek bütün paralellere umut dağıtarak da demokrasi gelmez.

En kötüsü ise ülkenin güvenliğini deşifre edenlere destek vererek de bu ülkeye demokrasi getiremezsiniz.

Ülkeye saldırmaya her an hazır bir başka ülkeye vereceğiniz destekle hiç gelmez…

O zaman önceliğiniz ne, tek hedefiniz nasıl demokrasi oluyor?

Sonra “Yedi düvele karşı mücadele etmiş bir nesilden geliyoruz.” diyor ama o nesli hem yok sayıyorsunuz, hem de neredeyse utanç duyanlar bulunuyor.

Kılıçdaroğlu, devam ediyor; “Bir yumruk nedeniyle asla geri adım atmayacağız. Baskılar şiddet bunlar bizi engelleyemez. Biz hiç kimsenin önünde diz çökmemiş gelenekten geliyoruz. Öyle birisi yumruk atacak biz geri adım atacağız, asla atmayacağız, inançlarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz.”

Hangi inancınızdan vazgeçmeyeceksiniz?

Kime diz çökmeyeceksiniz?

Ne kadar ileri gittiniz ki, nereden geri adım atmayacaksınız?

Bu soruların cevabı var elbet ama “doğru” bir cevabı yok.

Ülkeyi sürekli geriye götürmek için çırpınan bir siyasi partinin geri adım atmasının ne anlamı olabilir, ilerleyecek misiniz yoksa daha da geriye mi gideceksiniz?

Kime diz çökmeyeceksiniz, Ergenekon terör örgütüne mi, paralel yapılara mı, darbecilere mi, derin odaklara mı, dış güçlere mi, Mısır ve Suriye olayında olduğu gibi “zalimlere” mi?

Yoksa paralelcilere mi?

Yumruk çok kötüydü ama yumruğa karşı atılan yumruk, oturaklı değildi.

Umarım bundan sonra olur…

Ama o yumruğun “neden atıldığı” da çok önemli.

Neden atıldığı öğrenildiğinde, hem niyet ortaya çıkacak, hem yumruğun asıl sahibi.

Umarım değildir ama bana öyle geliyor ki, Deniz Baykal’ı kasetle götüren zihniyet, Kemal Kılıçdaroğlu’nu yumrukla götürmeye niyetli…

Demedi demeyin…

Tweetimden seçmeler

Komedi dizilerindeki gibi “burada gülünecek”efekti koymak gerekiyor hayata; bakın Suriye’de insanlar ölüyor, Mısır’da katlediliyor, ağlayın.

www.naifkarabatak.net

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Naif Karabatak Arşivi

Mantı

12 Ağustos 2024 Pazartesi 16:20